Gezi'nin arkasındaki büyük küresel planı açıkladı
Prof. Dr. Sadettin Ökten, Gezi eylemlerini değerlendirdi. Ökten, "Taksim'de başlayan hadise ağaçtı, kuştu çiçekti değil. İtaat ettirdikleri İslam medeniyeti Batı'ya 'Hayır' demeye başlayınca, yeniden itaat ettirme girişimi denendi. Gezi olmasa başka olay çıkarılacaktı." dedi.
ABONE OLSeda Çakmak'ın haberi
İmam Hatip okullarının kurucusu Celalettin Ökten'in oğlu, aynı zamanda mimar ve mühendis olan Mimar Sinan Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadettin Ökten, İslam uygarlığı ve modernite ışığında Gezi eylemlerini değerlendirdi. Modernitenin Türkiye'deki İslam medeniyetinin ortaya çıkışına karşı bir tavır almak gereğini hissettiğini ifade eden Ökten, 'Gezi olayı olmazsa başka olay olurdu. İslam uygarlığı itaat ettirilmiş bir uygarlık iken 'hayır' demeye başladı. Türkiye'de 'acaba siyasal erki itaat ettirebilir miyiz' diye bir deneme oldu' dedi. Ökten, Batının 'Ben bunları itaat altına aldım, artık ses soluk çıkmaz' dediği yerde İslam uygarlığı 'Ben varım ve bütün insanlara şunu söylüyorum' demeye başladığını belirterek 'Bunun Türkiye'deki çok tipik örneği başörtüsü' dedi.
Yeni bir uyanış
'Osmanlı Devleti İslam medeniyetinin temsilcisiydi. Modernite, bu İslam medeniyetine karşı üretilmiş bir başka uygarlık tasavvuruydu' diyen Prof. Dr. Sadettin Ökten şöyle konuştu: "Bu ikisinin çatışması ile İslam medeniyeti dize getirildi gibi görüldü. Sonra Avrupa kendi içinde iki büyük savaş yaşadı. Modernite kendi içinde bir barış, sükûn süreci üretemiyor demek bu. 'Naziler faşist' diyorlar ama hepsinin kaynağı akıldır. Akıl huzur ve sükûnu sağlamak için yeterli değildir. Batı uygarlığı insanlara vaat ettiği huzur ve mutluluğu getiremiyor. Refahı getiriyor ama mutluluğu getiremiyor. Türkiye bu aralıktan girmeye çalıştı. İslam uygarlığından gelen vatandaş moderniteyle 2000'li yılların başına geldi. Ancak şimdi İslam uygarlığı tekrar dünyaya bir şeyler söylemeye başladı. Bunun için siyasal erk lazım, ekonomik güç ve kültürel birikim lazım. Türkiye'deki İslam uygarlığında siyasal ve ekonomik güç var ama kültürel birikim yeterli değil. Amerika'nın menfaatperest yaklaşımı Batı uygarlığının direksiyonuna geçti ve onun güdümündeki dünya bu yeni uyanışa dayanamadı.
Gezi olmasa başka yaparlardı
Gezi olayı olmazsa başka olay olurdu. Bir deneme yapılmaya çalışıldı. Ancak Türkiye'de bu kalkışma yeni değil. 1960, 1971, 1980 ve 28 Şubat. Orada aktörler vardı. AK Parti'nin başarısı bu aktörleri pasifize etmek oldu. Dolayısıyla bir hareket başladı ama arkası gelemedi. Medya dediğimiz sanal ortam çok iyi kullanıldı. İslam medeniyeti mensuplarının bu gücü hala yok. Bu hadise burada bitmez. Batı uygarlığı eline geçirdiği kaleleri kolay kolay bırakmaz istemez. Buna karşın İslam uygarlığı kendine bu dünyada yeni bir söz söyleyecek imkanı mekanı ve zamanı elde edebilecek mi, bunu göreceğiz.
Başörtü Batı'ya cevaptır
Batı'nın 'Ben bunları itaat altına aldım, artık ses soluk çıkmaz' dediği yerde İslam uygarlığı 'Ben varım ve bütün insanlara şunu söylüyorum' demeye başladı. Bunun Türkiye'deki çok tipik örneği başörtüsü. Modernitenin tarif ettiği bir kadın tipi vardı. Bu hanım tipini yanında anne ve ninelere benzemeyen ama başını örten bir başka hanım tipi ortaya çıktı. Bu çok somut bir ölçüdür. Avustralyalı felsefecinin 'bütün kuğular beyazdır' felsefesi siyah bir kuğu bulduğunuz an çöker. Modernite 'Modern kadın özgürdür. Böyle böyle yapmayan insan özgür değildir' diyor. Çaycı olan ya da tarlada çalışan kadın zaten modern değildir, o başörtü takabilir. Ama başörtülü bir kız çıkıyor. Okumuş, Avrupa görmüş, lisan biliyor. Bu temel iddiayı çökertiyor.
Adnan Menderes tutuklanınca sevindiler
'Modern insan sakalını bıyığını keser' denir. Siz sakal bırakmayı gerilik alameti sayarsanız gerekmediği halde köpük, jilet firmaları kazanır. Sakal bırakmanın zekâ ve ilimle akalası yok. Bu tamamen tüketime yönelik bir hadise. Yapay bir dünya kuruldu. ABD Çin'deki pazarı bile gözden kaçırmıyor. Ama siz şalvarı gerilik ifadesi olarak görürseniz, blue jean'ı ilerilik olarak görürseniz bu ahmaklığınıza kapitalizm göbek atarak cevap verir. Taksim'de başlayan hadise ağaçtı kuştu çiçekti değil. Tabiî ki bu dünyada birileri birilerine alet olacak. Böyle insanlar çoktur. 27 Mayıs'ta bizzat şahit oldum. Menderes tutulduğu gün zil çalıp göbek atan bizim insanımız asıldığı gün gözyaşı döktü. 'Ben yanılmışım' dedi.
Maksat siyasal erki devirmek
"Modernite Türkiye'deki İslam medeniyetinin ortaya çıkışına karşı bir tavır almak gereğini hissetti. Bu tavrın yumuşak olmayacağını gördü. Tweettler atıldı. Maksat gezi değil hala anlamadın mı diye. Sonradan anlaşıldı ki maksat var olan siyasal erki devirmek. İslam uygarlığı itaat ettirilmiş bir uygarlık iken hayır diyor. Zaman değişiyor. Türkiye'de 'acaba siyasal erki itaat ettirebilir miyiz' diye bir deneme oldu. Bu devam edecek. Nasıl ki zamanında Haçlı Seferleri vardı. Hangi düzlemde devam edecek bilmem ama ciddi bir gerilim olacaktır. Modernite dünyaya vaat ettiklerini veremedi. Verdiği kan, sömürü ve insana huzur vermeyen ilişkiler. Hem kendi toplumlarındaki hem Afganistan Irak gibi topraklara bakın. Bunu verebiliyorlar dünya. Modernite çok zayıfladı da bize sunduğu nimetler çok hoşumuza gidiyor. Cep telefonu tablet gibi teknolojik aletlerle dünyayı avutuyor. O aletleri doğru kullanmak için ruhi terbiye gerekiyor. İslam uygarlığı bu zaafı gördü. Bu kapıdan içeri girdi ve bir şeyler söylemeye başladı. 20. asrın başlarındaki büyük ümitsizlik artık yok. İslam uygarlığı bir şeyler söylüyor ve yapıyor.
21. Asır İslam asrı olacak
"İslam toplumlarında bir hareketlilik var. Bu dinamizm, düşünsel duygusal ve tarihi birikimle desteklenmeli. Bu yapılırsa dünya bir takım yeni medeniyet hamlesiyle karşılaşabilir. Batının bir takım seçkin insanları bunu görüyor. 21. asır İslam asrı olacak derken dünya Müslüman olacak manasında değil. Bütün insanlığın muhtaç olduğu huzur muhabbet hala İslam'da var.
yeniden itaat ettirme girişimi