Melih Gökçek: Hırsımdan ağladım
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek çok samimi itiraflarda bulundu.
ABONE OLBaşkan Gökçek HaberTürk gazetesinden Kübra Par ile özel bir röportaj yaptı. Gökçek çocukluğundan günümüze, okul ve siyasi hayatından her konuda sorulan sorulara çok açık ve net cevaplar verdi.
İşte o röportaj;
''MELİH'' DİYE BAĞIRMASIYLA ŞEKLİM ŞEMALİM DEĞİRDİ''
Aslen Şanlıurfa Halfetiliymişsiniz...
Annem Kosova, Prizrenli. Babam Urfa'nın Halfeti kazasından.
Araplık ya da Kürtlük var mı?
Hayır, kökenimiz Türk.
Babanız avukatmış. Nasıl bir adamdı?
Rahmetli gezmeyi dolaşmayı çok severdi, insan canlısıydı. Evde akrabaları toplayıp yesin içsin isterdi.
Çocuklarına karşı sert bir adam mıydı?
Bana karşı inanılmaz sertti. "Melih" diye bağırmasıyla şeklim şemalım değişirdi!
''HIRSIMDAN AĞLAMAYA BAŞLADIM''
Var mı unutamadığınız bir anı?
Lise 2'de babamdan yediğim son tokadı unutamam. Bir kış günüydü. Küçük olan erkek kardeşim kız kardeşimi bağırtıyordu. Babam içeriden "Melih bağırtma şunları" diye seslendi. Bunlar ciyak ciyak bağırmaya devam ediyor. Babam girdi içeri, benim enseme bir tane patlattı! Acıdan değil hırsımdan ağlamaya başladım. Annem geldi, "Ne vuruyorsun çocuğa, onun suçu yok" dedi. Rahmetli bu sefer kahkahalarla gülmeye başladı. Ama ben hırsla ağlamaya devam ettim! (Gülüyor...)
Kaç kardeşsiniz?
Üç kardeşiz. Benim küçüğüm kız, onun küçüğü erkek.
Babanızın ekonomik durumu iyi miydi? Nasıl bir evde büyüdünüz?
Avukattı. Allah'a hamdolsun, kötü gün görmedik. Her türlü ihtiyacımızı karşılayan bir babaydı elhamdülillah.
Kardeşleriniz nerede? Ne yapıyorlar şimdi?
Kız kardeşim ev hanımı, İstanbul'da yaşıyor. Erkek kardeşim Ankara'da ama benim kardeşim olduğunu kimse bilmez, çünkü ne gelir ne gider.
Küs müsünüz yoksa?
Hayır katiyen. Ailecek görüşürüz ama belediyeye gidip gelmez. Böyle bir karakteri vardır onun. Tamamen kendi halindedir.
Anneniz nasıl bir kadındı?
Rahmetli melek gibi bir insandı. Üzerime titrerdi. Belediye başkanı olmadan hemen önce 1993'te kaybettik.
Gençliğiniz Gaziantep'te geçmiş.
Ankara Keçiören'de doğdum. 5 yaşına kadar buradaydık. Sonra babamın işi nedeniyle Gaziantep'e gittik. Üniversite'ye kadar orada kaldık.
Nasıl bir gençtiniz? Çok çalışkan ve efendi miydiniz yoksa sizden bekleyeceğimiz gibi haşarı mı?
Ortaokulda çok çalışkan, lisedeyken daha normaldim.
Kavgacı mıydınız?
Çok aktif ve hareketliydim. Özellikle üniversitede doruğa çıktı. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde cemiyetçilik yapardık. Sonra okulu bırakmak zorunda kaldım.
''OKULU BIRAKMAK ZORUNDA KALDIM''
Mülkiye'yi neden bıraktınız?
O zamanlar sağ sol çatışması yüzünden ortam çok hararetliydi. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin Hür Düşünce Kulübü'nün başkanıydım. Bunları Hasan Celal Güzel kurmuştu. Üyeler arasında Mehmet Keçeciler, Abdülkadir Aksu, Atilla Koç, Mesut Yılmaz, Murat Karayalçın gibi sonradan ünlü olan isimler vardı. Sol tandanslılar bize tahammül edemezdi, mecburen okulu bırakmak zorunda kaldım.
Murat Karayalçın ile o dönemde de aranızda sürtüşme var mıydı?
Hayır, arkadaştık. Murat sağcıydı o zaman, sonradan solcu oldu. Sonradan döndü yani! (Gülüyor...)
O zaman da solculara karşı böyle mesafeli miydiniz?
Evet, her zaman mesafeliydim.
Tam olarak ne oldu da okulu bıraktınız? Öğrenci olaylarına mı karıştınız?
Okulda sağcılara sürekli sataşırlardı. O sataşma bir gün menfi bir olayla neticelenir diye okulu bırakmak zorunda kaldım.
Siz bunun altında kalmazdınız ama, nasıl olmuş?
Sağol! (Gülüyor...)
Sonra niye gazetecilik okudunuz?
Gazeteciliğe de meraklıydım. O zamanlar Gazetecilik Yüksek Okulu vardı. Ben yazıldığımda özel okuldu, sonra Gazi Üniversitesi'ne bağlandı. Gazi'den mezun oldum. Parlamento muhabirliği yaptım. Bayrak Gazetesi'nin Ankara temsilcisiydim.
'PAZARCILIK YAPTIM, YUMURTA VE KIRIK PİSKÜVİT SATTIM'
Fotoğrafçılık ve market işletmeciliği de yapmışsınız. O işlere nasıl bulaştınız?
Doğru, bak hepsini öğrenmişsin! Çocukluktan beri fotoğrafa meraklıydım. Gazetecilik okurken öğrendiklerimle Zafer Çarşısı'nda bir fotoğrafçı dükkânı açtım. Askerden döndükten sonra ticarete atıldım. Market açtım.
Süpermarket mi yoksa bakkal mı?
Hem süpermarketim vardı hem de yumurta toptancılığı yapardım. Bir minibüsüm vardı. Beypazarı'na gider, arkasını yumurtayla doldurup satardım. Bir ara Ülker'in ıskartaya çıkardığı kırık pisküvitleri (Söylediği gibi yazıyorum, ne de olsa siyasi literatürümüzde yeri var!) alıp satardım.
Markette mi satıyordunuz yoksa mahalle aralarında mı dolaşıyordunuz?
Hayır, pazarda satardım. O dönemde pazarcılık da yaptım.
Hâlâ fotoğraf çekiyor musunuz? Makineniz ne marka?
Dijital makine çıktı, yiğitlik bozuldu. Her türlü makine var bende... Gerçi fotoğraf makinesine de gerek yok, telefonla çekiyorum artık.
Instagram hesabınız var mı?
Yok, hiç girmedim, Twitter yetiyor bana.
'MEGALOMAN DEĞİLİM'
Torunlardan birine kendi adınızı, diğerine oğlunuzun adını vermişsiniz. Megaloman mısınız?
Hayır, ben vermedim oğlum verdi. Hiç karışmadım.
"Benim adımı neden veriyorsun oğlum" demediniz mi?
Hayır, tam tersine... Bizde adettir. Ben de oğluma babamın adını verdim. Ama ilginçtir, Ahmet kendi oğluna Ahmet adını verdi.
Onda bir megalomanlık var o zaman!
Olabilir, kendisine sormak lazım.
Son zamanlarda kendinizi suçlu hissettiren bir şey oldu mu?
Neden suçlu hissedeyim?
"İnsan olup da hata yapmayan biri olamaz. Benim de sayısız hatam var" demişsiniz. Ankara için yaptığınız en büyük hata neydi?
Bir zamanlar otobüsler konusunda kısmi özelleştirme yaptık. Onun verimini alamadık. Hem halka yaramadı hem de bu işi yapanlara yaramadı. O bir hataydı.
''55 TELEVİZYONA ÇIKMASAM TÜRKİYE UKRAYNA OLMUŞTU''
Sizin de fazla polemikçi bir tarafınız yok mu ama? Gezi olayları oluyor, en büyük polemiği siz çıkarıyorsunuz, başka bir olay oluyor yine ortalığı karıştırıyorsunuz...
Ama haklıydım! Melih Gökçek Gezi olaylarında 55 televizyona çıkmasa Türkiye Ukrayna olmuştu.
Siz mi engellediniz yani?
Ben değil, Başbakan'ın kararlı tutumu engelledi. Ama halka olayların gerçek yüzünü anlatan ben oldum.
''CHP'LİLER GERÇEĞİ GÖRDÜ''
Halkın büyük bir kesimini karşınıza aldınız. Bu sizi hiç rahatsız etmiyor mu?
Bana cephe alan özellikle Cumhuriyet Halk Partililer tencere tavayla sokağa çıktılar. Sonra kendileri bıraktılar. Neden? Çünkü anlata anlata gerçeği gördüler! Beni sevmeseler de olayın gerçek yüzünü gördüler. Önemli olan bu.
Siz ikna ettiniz yani öyle mi?
Ciddi katkım olduğunu düşünüyorum.
''BEN HEM EN SEVİLEN HEM DE EN SEVİLMEYENİM''
Pek çok kişi sizi antipatik buluyor. Neden sevmiyorlar? Kendinize bunu nasıl açıklıyorsunuz?
Sağ tandanslı, milliyetçi, muhafazakâr bir insanım. Bu manada Türkiye'de en dik duran adamım. Karşıt fikirde olan insanlar dik duranları sevmezler. Bir anket yapıp "Sağda en sevilmeyen kişi kim" diye sorsanız, ben çıkarım. "Peki, en sevilen kim" diye sorsanız yine ben çıkarım. Emin Çölaşan'la ilgili anket yapmıştım, solda hem en sevilen hem de en sevilmeyen adam çıkmıştı. Benimki de öyle...
Tüm solcuları topyekûn karşınıza almanız tuhaf değil mi?
Topyekûn almıyorum, sağduyulu solcuları ayırıyorum. 1071 Malazgirt Bulvarı'nı açtık. Hâlâ "Neden açtın" diyenler var. Bu adamların beni sevmesi mümkün mü?
Ama siz de fazla inatlaşmıyor musunuz?
İnatlaşmıyorum, hakkımı savunuyorum. Siz gazeteciler hep böylesiniz! "Biz haklıyız, kabul edin" diyorsunuz. Bir kez de siz kabul edin. Hiç gazeteci olarak hatanızı kabul ettiğiniz vaki mi?
Büyük bir hata yapmadım bugüne kadar.
Bak işte... Burayı da yaz ama! (Kahkahalar...)
''TEK TEK SAYDIM, ODTÜ'TE 300 MARJİNAL VAR''
ODTÜ'lülerle neden geçinemiyorsunuz?
Hayır, geçinememek gibi bir durum yok. Şu anda belediyede benimle çalışan en önemli arkadaşlarım ODTÜ'lü.
Yeni nesille mi anlaşamıyorsunuz?
Hayır. ODTÜ'nün Talebe Derneği Başkanı pırıl pırıl bir çocuk.
Solcu mu sağcı mı?
Sağcı.
O yüzden iyi anlaşıyorsunuz!
Bak gördün mü, sen de ayırt ediyorsun! ODTÜ'deki 26 bin öğrencinin içinde 300 tane marjinal var.
Saydınız mı tek tek?
Tabii saydım, biliyorum. Bu marjinal gruplar ODTÜ'yü temsil ettiklerini iddia ediyorlar ama etmiyorlar. Bizim tartışmamız marjinal çocuklarla, bir de bunlara kol kanat geren marjinal öğretim görevlileriyle...
Gezi olaylarının ardından ODTÜ yolunda ısrar edilerek, "ağaçlar kesiliyor" tartışması başlatmak stratejik bir hata değil miydi?
Hayır, tam tersine. Devlet olayları marjinal grupların keyfine göre yapacaksa devlet olmaktan çıkar.
''O İNSANLARIN BU VATANI, MİLLETİ SEVMESİ SÖZ KONUSU OLAMAZ''
Gezi'de protestolara katılan insanları marjinal gruplar olarak nitelemeniz, sağcılar solcular arasında keskin ayrımlar yapıp toplumu cepheleştirmeniz yanlış değil mi? Sadece tek bir kesimden oy almak yetiyor mu?
Doğru olanı yapıyorum. Kızılay'ın altını üstüne getiren, yakan yıkan, toplumun ortak mallarını perişan eden insanın bu vatanı, bu milleti sevmesi söz konusu olamaz. Bunlar ülkenin ve kentin değerlerine düşman olan insanlar. Aldatılmış olabilirler ama düşman bir gençlik haline gelmişler. Buna karşı tavrınızı koyup doğruyu göstermeniz lazım. Siz Taksim'de elinizi kolunuzu sallayarak dışarı çıkabiliyor muydunuz?
''SEÇİLEMEZSEM TV PROGRAMI YAPIP PARA KAZANIRIM''
Seçilemezseniz ne yapacaksınız?
Medya hayatına girer, senin gibi gazeteci olurum.
Hemen bir gazete satın alırsınız artık!
Yok satın almam, bir kanalda program yaparım. Bana fena para vermezler herhalde!
Emeklilik planınız var mı? Bir sahil kasabasına yerleşip hayattan çekilecek insan tipi yok sizde...
Var, var... Beş yıl daha belediye başkanı olmak istiyorum nasipse. Üç yıl kuralından dolayı sonra istesem de aday olamam.
Belki parti değiştirirsiniz.
Olur mu öyle şey canım!
Ahmet Hakan'la aranızdaki ilişki aşk mı nefret mi?
Ona sor!
''GÖZLERİMİ KAPATINCAYA KADAR CHP İLE UĞRAŞACAĞIM!''
25 yıldır belediye başkanısınız. Çok para biriktirdiniz mi?
Hayır, sadece normal yaptığımız birikimler. Onlar da biliniyor zaten.
Geçen hafta internete ses kaydınız düştü. CHP afişlerinin asılmasını engellediğinizi kabul ettiniz.
Oradaki ses bana ait ama araları kesmişler.
Buna pek inanmıyor sanki kamuoyu.
İkna olmuyorlarsa AK Parti'nin oyları neden hiç düşmüyor? KONDA'nın yeni anketinde oyumuz yüzde 49. Sadece öyle inanmak isteyenler inanıyor. Afişler siyasi içerikli olduğu için avukatlar bunun sıkıntı yaratacağını söylemiş. Bana danıştılar. Olay bundan ibaret.
CHP'ye başka fenalıklar da yaptınız mı?
CHP'yle hayatım boyunca uğraştım, inşallah gözlerimi kapatıncaya kadar da uğraşacağım! Bunu milli bir görev olarak görüyorum.
E-mail'e üç fotoğraf ekleyememeniz dalga konusu oldu.
Olabilir, bilmemek ayıp bir şey mi?
Teknolojiyle aranız kötü mü?
Sosyal medyayı en iyi kullanan belediye başkanı, unvanını benden başka alan var mı?
''TELEFONUM BEŞ YERDEN BİRDEN DİNLENİYOR''
Telefonunuz kriptolu mu?
Hayır, kullanmayı hiç düşünmedim. Telefonum beş yerden birden dinleniyor. Hesabını veremeyeceğim şeyi telefonda neden konuşayım. Başbakan'la oğlu arasında geçtiği iddia edilen telefon kaydının bir yerinde "Dinleniyoruz oğlum" diyen kişi öyle şeyler söyler mi söylemez mi? Şimdi ben size soruyorum.
Soru sorma hakkı bugün bende.
Televizyonda canlı yayında yakalasaydım duman etmiştim seni! (Gülüyor...)
''HER ZAMAN HER KONUYA GİREN BİR İNSANIM''
Yerel seçimlerden önce olaylar çıkacağını iddia ettiniz. Neye göre söylediniz bunu?
Bana gelen duyumlar var. Bugüne kadar siyasi yorumlarımın yüzde 90'ı çıktı. CHP'nin içinden bana haber gönderip "Melih şunu şöyle söylesin" diyenler var.
Son soru. Hükümet cemaat çekişmesi konusunda neden hiç yorum yapmıyorsunuz?
Genel anlamda yorumlarımı yaptım. Yaşanan olayları tasvip etmediğimi söyledim ama teferruata girmiyorum.
Özel bir nedeni var mı?
Şu an belediye seçimleri yarışındayım.
Seçimden sonra girecek misiniz bu konuya?
Her zaman her konuya giren bir insanım.