Ensaroğlu: AK Parti seçmeni kendini gizliyor

Ağrı milletvekili adayı Yılmaz Ensaroğlu, AK Parti seçmeninin Doğu ve Güneydoğu’da kendilerini gizlediğini belirtti.

ABONE OL
GİRİŞ 23.05.2015 12:53 GÜNCELLEME 23.05.2015 12:53 RÖPORTAJ
Ensaroğlu: AK Parti seçmeni kendini gizliyor

Ağrı AK Parti milletvekili adayı Yılmaz Ensaroğlu ile Yeni Şafak'tan Fazlı Şahan ve Ayfer Mallı'yla bir araya geldi. Ensaroğlu, seçim, seçim bürolarına yönelik saldırılar, çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

MAHKUM ETMELİYİZ

HDP'nin Mersin ve Adana seçim bürolarına yönelik saldırıları değerlendiren Ensaroğlu, "Bu tür saldırılar ilk kez olmuyor. HDP'li yetkililerin söylediğine göre 50 civarında değişik düzeyde saldırılar olmuş. Herhangi bir siyasi partinin bürosuna, aracına, ofisine yönelik saldırıyı aslında genel anlamda Türkiye siyasetine, demokratik siyasete yapılmış saldırı olarak değerlendirmek gerekir. Bu tür saldırıları kategorik olarak reddetmek, lanetlemek lazım. Faillerinin ve yaptıranların olabildiğince açığa çıkarılması, cezalandırılması lazım” diye konuştu.

HÜKÜMETİN İŞİNE YARAMAZ

Bu tür saldırılar karşısında HDP sözcülerinin Cumhurbaşkanını, Başbakanı, Hükümeti veya AK Parti'yi suçlamaya yeltenmesinin sonuç vermeyen sadece seçim sürecinde gerilimi arttıran bir söylem olduğunun altını çizen Ensaroğlu, “Bunlardan uzak durmak, serinkanlılıkla olayın üzerine gitmek lazım. Çünkü böyle bir saldırı hükümetin işine yaramaz. Tam tersine bizim aleyhimize sonuçlar doğurur. Bu anlamda hükümeti bu saldırıların arkasında aramak talihsizliktir” ifadesini kullandı.

KAYGI DUYUYORLAR

Ensaroğlu süreç nedeniyle askerin operasyon yapmamasının getirdiği rahatlıkla şehirlerdeki, ilçe merkezlerindeki, köylerdeki yapılanmaların daha rahat hareket ettiğini belirterek “Toplum bu sefer korku toplumuna dönmüş vaziyette. AK Parti seçmeni çok ciddi ölçüde, neredeyse gizli seçmen diyeceğimiz bir pozisyona büründü. Kendisini açığa vuramıyor, açığa vurmak istemiyor. Kendisinin AK Parti'ye oy vereceğinin bilinmesi halinde, başına bir şeyler gelebileceğinden kaygı duyuyor. Böyle bir psikolojinin kendisi zaten seçim sürecinin sağlığını bozan bir etki yapıyor” diye konuştu.

VATANDAŞ TEHDİT EDİLİYOR

Kadını ile erkeği ile seçmenin oyunun renginin, tercihinin önceden bilinmesi halinde başına bir şey gelebileceği korkusu taşıdığını da belirten Ensaroğlu, “Bu çok belirgin bir şey. Hele köylerde artık birilerinin gidip de somut tehdit etmesi, 7 Haziran'da operasyon yapmasına da gerek yok. Çünkü insanlar önceden tehdit ediliyor, uyarılıyor ve sonuçları da 'bu köyden hangi partiye kaç oy çıkmış' diye de açıklanacak. HDP dışında herhangi birilerine oy çıkmışsa, o köy ahalisi başına ne geleceğinden emin değil. En hafifi ciddi bir para cezası gelecek onu çok iyi biliyorlar” dedi.

SEÇMEN GÜVENLİĞİ YOK

Anket adı altında insanlara kime oy verileceğinin sorulduğunu kaydeden Ensaroğlu, “Bu insanların siyasi tercihlerinin açıklama baskısı altına alınması demektir. İnsanların kime oy verdiklerinin bilinmemesini güvence altına almak önemli. Şu anki sistem özellikle köyde yaşayanlar açısından buna izin vermiyor. Bu konuda kırsal kesimde yaşayan insanlar seçme güvenliğine tam sahip değil. Bunun için sandıkların birleştirilmesi teklifi gelmiş ama YSK hangi gerekçeyle bilmiyorum ama reddetmiş” diye konuştu.

ÇÖZÜLMESİN DİYEN YOK

Sürece bütün Türkiye'de büyük destek olduğunu ifade eden Ensaroğlu, “Bu sorun çözülmesin, çatışma şiddet terör sürsün diyen kimse yok” dedi. Tarafların içerisinde de böyle bir düşünce olmadığını belirten Ensaroğlu, tarafların içinde ideolojik farklılıklar olduğunu söyledi. Ensaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:”Bu süreçten ben nasıl daha etkili, güçlü aktör olarak çıkarım hesabı var. Ve bunun doğurduğu gerilimler var. Çözüm sürecine destek toplumun genelinde zaten oldukça yüksek. Sorunun nasıl çözüleceği veya nasıl çözülmesi gerektiği, kendilerinin daha karlı çıkacağına ilişkin tartışmalar yüzünden tercih farklılıkları var."

YOLUMUZ ÇOK UZUN

Çözümün nihai sonucuna da değinen Ensaroğlu, “Bu konuda herhangi bir takvim öngörmüyorum ama yolumuzun çok uzun olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu böyle birkaç ayda, sonuçlanabilecek bir iş değil. Hele hele demokratik siyasetle, seçimler yoluyla iktidar olan hükümetlerin bu tür süreçlerde adım atacakları zaman toplumun ne kadar hazır olduğunu, hangi adım atılırsa toplumun nasıl bir tepki vereceğini düşünmeleri doğaldır. Bir adım atılacağı zaman toplumsal destek eğer yeterli düzeyde değilse iktidarda kim olursa olsun bu adımı atmaktan imtina eder” diye konuştu.

ÇÖZÜM SÜRECİ ROLANTİDE

7 Haziran sonrasında Türkiye'de bütün aktörlerin ve toplumun çözüm süreci ile ilgili geleceğe bakacağından hiç kuşku duymadığını belirten Ensaroğlu, “Çözüm süreçleri böyledir zaten. İnişli, çıkışlı. Şu an rölantide, yani tamamen durmuş değil, daha düşük devirle, hızla gidiyor. Zaten beklenen de buydu. PKK-HDP çizgisi de bu dönemde hükümetten ciddi ataklar yapmasını, birtakım köklü adımlar atmasını beklemiyor. Gerçekçi değil çünkü böyle bir beklenti. Aynı şekilde hükümet de karşı taraftan ciddi adımlar atmasını beklemiyor. Şu anda herkes ağırlıklı olarak seçime yoğunlaşmış durumda. Seçimden daha büyük bir karla, başarıyla çıkma mücadelesi veriyor. Seçim sonuçları belli olduktan sonra siyasi tablo nasıl olacak, Türkiye'de nasıl bir siyasi konjoktür ortaya çıkacak onu gördükten sonra taraflar hemen kendi politikalarını, stratejilerini revize edecekler ve bu girdaptan nasıl çıkabileceklerini, çözüm sürecini nasıl daha ileri götürebilecekleri üzerinde duracaklar” açıklamasında bulundu.

 


Böyle bir dil kullanılmamalı

HDP kanadından 'çözüm süreci bitmiştir' şeklinde gelen açıklamalara karşı Ensaroğlu, “Karşı tarafı sıkıştırmaya yönelik ve kendi tabanını konsolide etmeye, nabzını kontrol altına tutmaya yönelik açıklamalar olarak değerlendirmenin doğru olacağına inanıyorum. Ama doğru değil tabii. Bu yöntem çözüm süreçlerinde kullanılmaması gereken bir yöntemdir, bu dil çözüm süreçlerinde kullanılmaması gereken dildir. Çözüm kültürünün ve barış dilinin öne çıkarılması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Meclise girerse süreçte aktörleşir

HDP'nin barajı aşmamasının çözüm sürecine yansımasını da değerlendiren Ensaroğlu, “Çözüm sürecine ciddi zararı olacağını düşünmüyorum. Çünkü HDP çözüm sürecinin ana aktörü değil hala. Ana aktörler arasında ara bulucu rol oynayan ikincil bir aktördü. Eğer Meclis'e girmezse, bu rolünü sürdürür. Ama güçlenerek seçimden çıkar Meclis'e girerse bu HDP'nin aktörleşmesi sürecini başlatabilir. Başlı başına bir aktör haline gelmeye başlayabilir. Bundan da İmralı, Kandil başta olmak üzere diğer unsurlar ne kadar memnun olur o da çok belli değil” dedi.