Moore: Güvenli bölgeyi Rusya engelledi
İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore: "Suriye politikamız Türkiye ile hemen hemen aynı." dedi.
ABONE OLİngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore, Suriye’nin geleceğini, DAEŞ’le mücadelede Türkiye ile ortaklığı ve AB sürecini Star'dan Mustafa Kartoğlu'na değerlendirdi.
-Birleşik Krallık’ın Suriye politikası genel hatlarıyla nedir?
Türkiye ile oldukça benzer bir pozisyonumuz var. Barışçıl, farklı kesimleri içine alan birleşik bir Suriye görmek istiyoruz.
"ILIMLI MUHALEFETİ DESTEKLİYORUZ"
- Esad’lı mı, Esad’sız mı?
Esad halkına karşı şiddet uyguladı ve Suriye’nin geleceğinde yeri olduğuna inanmıyoruz. Bu konuda Türkiye ve bizim aramızda hiçbir fark yok. Viyana’da Uluslararası Destek Grubu’nun anlaşıp bizim de kabul ettiğimiz bir karar vardı, 6 aylık bir geçiş hükümeti, 18 ay sonra seçim. Bu sürecde ılımlı muhaliflere de destek oluyoruz.
-‘Birleşik Suriye’ üniter bir Suriye mi yoksa federatif bir Suriye anlamına mı geliyor?
Suriye’nin nasıl yapılandırılacağı ile ilgili bir reçetemiz yok. Bu Suriye halkının vereceği bir karar, Fakat Suriye tek bir ülke olarak kalmalı. Tabii ki Irak için de aynı düşüncedeyiz. Hangi hükümet sistemini seçecekleri Suriyelilere bağlı. Üniter dediğimiz zaman tek tip aşırı, merkezi bir hükümet yapısı anlaşılıyor. Mesela Saddam Hüseyin’in Irak’ı da böyleydi. Kimse o günlere geri dönüleceğini zannetmiyordur. Ama biz Irak ve Suriye’nin bir bütün olarak, tek bir vatan halinde oluşması gerektiğine inanıyoruz.
"DAEŞ'İN PETROL KAYNAKLARINI HEDEFLİYORUZ"
- BK Suriye’de hava operasyonlarına başladı, İncirlik Üssü’nü kullanacak mı?
Operasyonlar 2 Aralık’ta alınan parlamento kararı sonrasında başladı. Kıbrıs’taki üsleri kullanıyoruz ve özellikle DAEŞ’in petrol kaynaklarını hedef alıyoruz. Koalisyon’un keşif ve istihbarat çalışmalarının yüzde 60’ını biz yapıyoruz. İncirlik’de personelimiz var. Hava operasyonlarında da kullanabileceğimiz yönünde nazik bir teklif geldi. Değerlendiriliyor, henüz karar verilmedi.
-Bir kara operasyonu sözkonusu olabilir mi?
Irak veya Suriye’de bir kara operasyonumuz kesinlikle olmayacak.
YPG YERİNE ÖSO DAHA UYGUN
- Türkiye, DAEŞ’in sınırdan geri itilmesi ve bölgenin koalisyon desteğiyle ÖSO tarafından kontrol edilmesini istiyor.
Türkiye’nin DAEŞ’i kendi sınırından uzağa itmek, sınırda bir cep, bir güvenli bölge oluşturmak isteğini ve bu bölgenin ılımlı muhalifler tarafından kontrol edilmesi hassasiyetini anlıyoruz. Türkiye’nin DAEŞ’i sınırlarından uzaklaştırma isteğini destekliyoruz. Aynı şekilde Türkiye sınırında YPG’nin kendi çıkarına kullanabileceği bir boşluk kalmasını istemediğini de anlayışla karşılıyoruz. Ama şu da gerçek ki YPG şu andaki Suriye resminin bir parçası ve DAEŞ’i Kürt bölgesinden atmak konusunda başarılı oldular. Tabii ki öte yandan Rakka bölgesinde Sünni Arap halk çoğunlukta ve DAEŞ’in buradan uzaklaştırılmasında YPG yerine ılımlı Sünni muhaliflerin rol alması daha uygun olacaktır. Türkiye’nin hassasiyetlerini anlıyoruz.
YPG ve PKK ilişkisine ne diyorsunuz?
YPG ve PKK arasında bir bağ olduğunun farkındayız. Biz bu bağlarının olmadığını iddia etmiyoruz. Ancak dediğim gibi PYD veya YPG Suriye’deki mevcut resmin birer unsuru ve
Suriye’nin geleceğinde de bu grupların var olacağı gerçeğini kabul etmemiz ve bu gerçeği görerek ilerlememiz gerekiyor.
- Rusya-PYD işbirliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu yöndeki raporları biliyorum ama bununla ilgili bir kanıt görmedim. Ama Ruslar, Esad rejimini korumak için bütün kaynakları kullanıyorlar ve bu yönde onlara yardımcı olabilecek her türlü ilişkiyi kullanabilir.
- YPG’nin insanları göçe zorladığı uluslararası raporlara girdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü çok önemli bir örgüt. PYD’nin kontrolü atındaki bölgede Türkmen ve Sünni Arapların evlerinden zorla çıkartılmalarına yönelik tavırlar içerisinde olduğunu işaret eden iddialar endişe verici. Bunların muhakkak üzerine gidilmesi gerekiyor.
RUSYA ‘CEP BÖLGE’Yİ ENGELEDİ
-Rusya’nın Suriye’de operasyonlara başlaması neyi değiştirdi?
Rusya, Esad rejimini destekliyor ve operasyonların yüzde 75-80’ini DAEŞ hedeflerine değil, ılımlı muhalif gruplara yapıyor. Özellikle İdlib ve Halep’in kuzeyindeki operasyonları ılımlı muhalif grupları çok ciddi baskı altına soktu ve bu gruplar Türkiye’nin istediği o cep bölgeyi,
güvenli bölgeyi oluşturabilmek için gerçekleştirilen operasyona katılma imkânı bulamadılar. Bu da hem DAEŞ’e hem Esad rejimine büyük avantaj sağladı.
- Rusya’nın Suriye krizine dahil olması krizi nereye getirdi?.
Daha da karmaşık hale getirdi. Rusların bütün baskılarına rağmen ılımlı muhalifler dirençli çıktılar. Rusya bunun bedelsiz bir macera olmadığını fark ettRusya Suriye’de kan kaybediyor, askerlerini kaybediyor. Ve bu askerlerin aileleri de bunun farkında. Bunun kısa süreli bir müdahale olduğunu düşündüler. Bir ülkeye girmek kolay, çıkmak zordur. Rusya Suriye’de kazanamayacak. Ama her işte bir hayır vardır; belki bu işteki hayır da şu oldu: Şimdi çıkmasına imkân sağlayacak tek fırsatın müzakere etmek olduğunu görebilecektir diye ümit ediyorum. Müdahaleleri kısa vadede işleri daha karmaşık bir hale getirdi ama müzakerelerde gerçekçi bir pozisyon takınabilirler. New York müzakereleri Rusya için bir test.
UÇAK KRİZİNDE TÜRKİYE HAKLI
- Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürmesiyle başlayan krize bakışınız nedir?
Ruslar gerginliği tırmandırıcı ve makul olmayan bir şekilde hareket ediyorlar. Oysa gerginliği azaltmaya çalışmalıydılar. Çünkü bu konuda Ruslar hatalı ve Türkiye haklı. Rus uçağı Türkiye’nin hava sahasını ihlal etti ve Türkiye sayısız uyarılarda bulundu. Biz hem ülke, hem de NATO olarak Türkiye’ye çok büyük destek vermeye devam edeceğiz. Moskova’ya da gerginliği düşürmeyi telkin ediyoruz.
-Putin bu tutumunu,ambargoyu nereye kadar taşıyabilir?
Rusya ekonomisi iyi değil. Rusya Türkiye’ye doğalgazı kesemez. Türkiye’den gelen bu paraya ihtiyacı var. Keserse diğer müşterileri üzerindeki etkisini düşünebiliyor musunuz? Sonucu yıkıcı olur. Bu tutum Rus halkından da destek bulmuyor. Bunu devam ettirebileceklerini zannetmiyorum. Türkiye’deki politikacılar takdire şayan bir şekilde sağlıklı ve mantıklı bir şekilde davrandı, Ruslarla konuşmaya, gerginliği azaltmaya çalıştılar. Rusya’nın gerginliği tırmandırarak Türkiye ile bizler arasında bir başka gerginlik yaratma hedefi varsa, açıkça söyleyeyim bunu başaramayacak.
- Ukrayna ve Kırım örnekleri ortadayken, Rusya Suriye’de güçlenmesinde Batı’nın da sorumluluğu yok mu?
Rusya son bir kaç yıldır daha saldırgan bir politika benimsedi. Kırım’ın ilhakı bunun en ileri örneği. Şimdi aynı şey Suriye’de deneniyor. Fakat uluslurarası toplumun tepki vermediğini söylemek haksızlık olur. Eğer Sayın Putin’in biraz kabadayılığına varan tavırlarına karşı uluslararası camianın biraz daha dik durması gerektiğinden bahsediyorsanız, evet öyle yapmalıyız. Ve bu yüzden Türkiye’yi son uçak krizinde oldukça güçlü bir şekilde destekledik. Eğer Sayın Putin’in biraz kabadayılığına varan tavırlarına karşı uluslararası camianın biraz daha dik durması gerektiğinden bahsediyorsanız, evet belki haklı olabilirsiniz.
BAŞİKA KRİZİ IRAK’LA GÖRÜŞÜLÜP ÇÖZÜLÜR
- Başika’da Peşmerge güçlerine eğitim amacıyla Türk askeri bulunması nedeniyle Bağdat -Ankara arasında yaşanan gerilimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle DAEŞ’in Başika’ya saldırısında yaralanan Türk askerlerine geçmiş olsun diliyorum. Irak’ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tanıyoruz. Irak’ta biz de varız, çünkü Bağdat davet etti. Bu konuda arada taraf tutmuyoruz.Türkiye ve Irakın bir araya gelip konuşmaları gerektiğini söylüyoruz.. Ben bunun yapıldığını düşünüyorum, anlaşmazlıklara en kısa süre içerisinde çözüm bulabileceğinize inanıyorum. Anlaşmazlıktan DAEŞ kazançlı çıkar.
TÜRKİYE ELEŞTİRDİ, YASA ÇIKARDIK
- DAEŞ’i nasıl tanımlıyorsunuz?
- DAEŞ ve El Kaide terörü kullanan, büyük bir barış dini olan İslam’ı istismar eden iki grup. Bizim Başbakanımız DAEŞ’i ölüm kültü veya katil bir kült olarak tanımladı. SanırımDAEŞ’in inanılmaz bir kıyamet ideolojisi var.
- Paris’i bile kana bulayabiliyor, hala güçleniyor mu?
DAEŞ büyük baskı altında ve 2014 Ağustos’unda kontrol ettiği bölgelerin üçte birinden fazlasını kaybetti. Bizler de özellikle petrol gelirlerini kesmeye çalışıyoruz. Ankara’daki, Paris'teki, Kaliforniya'daki saldırıdan sonra uluslararası camianın kararlılığı daha da güçlendi. DAEŞ’e karşı bu savaşı mutlaka kazanmamız gerektiğine inanmasa, Başbakanımız parlamentoya hava operasyonlarını başlatmak için gitmezdi.
- Sadece askeri mücadeleyle mi?
Koalisyon olarak askeri tedbirlerimiz var ama aynı zamanda DAEŞ’in yanlış ideolojisine de karşı çıkmalıyız. Tabii ki bunu hep birlikte yapacağız ama bunun liderliğini Müslüman ülkeler almalı. İslam’ı doğru bir şekilde insanlara anlatabilmemiz gerekiyor. Biz de kendi Müslüman nüfusumuzla daha yakın bir işbirliği kuruyoruz, ailelerle görüşüyoruz. Gençler internet üzerinden radikalleşiyor ve çoğu zaman aileleri farkında bile olmuyor. Aileler çocuklarının kaybolduğunu çok geç haber veriyorlar. Ve onları durdurmak için bize çok kısa bir zaman kalıyor.
EMNİYET TEŞKİLATINA TEŞEKKÜR EDERİM
- Türkiye ile Batının yabancı savasçılarla ilgili işbirliğinden memnun musunuz?
Türkiye'yle Işbirliğimiz çok iyi bir seviyede. Ayrıca havacılık güvenliği konusunda da Türk hükümeti ile birlikte çalışíyoruz. Bu ortak bir problem. Bir çok Türk vatandaşı da Rakka’ya savaşmaya gitti. Bu yüzden birlikte çalışmamız çok önemli. Bazen şüpheliler uçaktayken, bazen de indikten sonra bildiriyoruz, Türkiye de ya havaalanında ya da ülke içinde arayıp buluyor. Bir örnek vereyim; 10 Ekim'de, Ankara katliamının yaşandığı gün, Türk polisinden yardım rica ettik. "Uçağa binmiş bir genç kadın ve iki küçük çocuğu var. Kadın Rakka'ya gitmeye çalışacak" dedik. Uçak 40 dakika sonra inecekti. Eğer polisler ‘Biz Ankara'ya odaklandık, bakamayız’ deseydi anlayışla karşılardık. Ama kadın ve çocukları İstanbul'a iner inmez gözaltına alındı ve geri gönderildi. Böyle acılı bir günde dahi bize destek oldukları için Emniyet Genel Müdürlüğü'ne teşekkür ediyorum.
-Uçağa binmeden tedbir alınamıyor mu?
Biz de üzerimize düşen sorumluluğu yapmaya çalışıyoruz. Mesele Türkiye’nin geçmişte haklı olarak ‘kaynak ülkelerin, şüpheliler ülkeden ayrılmadan önce müdahale etmesi’ konusundaeleştirileri vardı. Bunu dikkate aldık ve yeni bir kanun çıkardık. Şüpheli şahısların pasaportlarına el koyabiliyoruz, hareketlerine bazı engellemeler getirebiliyoruz.
- İngiliz vatandaşları gümrükte şüphelileri tespit eden polis timlerinden şikayetçi oluyor mu?
Kesinlikle hayır. Bence polis ekipleri bu çalışmaları çok büyük bir hassasiyetle yürütüyor. Biz de uzun yıllar İRA terörüyle mücadele ettiğimiz için Britanyalılar güvenlik önlemleri konusunda toleranslı, bunun gerekli olduğunu anlayabiliyorlar. Çünkü bu kendilerine bir güven telkini ediyor.
İNTERNETİ TAKİP EDİYORUZ
- DAEŞ’in İnternetten gençlere ulaşmalarını önlemek mümkün değil mi?
Terörle mücadele ederken sivil hak ve özgürlükleri koruma ile güvenlik sağlama arasında denge sağlamak önemli ama kolay değil. İnsanların DAEŞ'in zehirli ideolojisinden etkilenmelerini önlemek için internet takibinde bulunuyoruz. Mesela iki hafta önce, Birleşik Krallık’ta Aşırılıkçılık ile Mücadele alanında çalışmalarımızı koordine eden Lord Ahmet, Diyanet İşleri Başkanı Sayın Görmez ve İçişleri Bakanı Sayın Ala ile görüşmek üzere buradaydı. Ayrıca nefret söylemini önlemek için Servis Sağlayıcılar ile işbirliği içindeyiz. Müslümanlara yönelik nefret söylemi ayrı bir suç olarak tanımlanacak. yasalarımızda. Aynı şekilde mesela gazetede, internette, bir toplantıda eğer böyle bir nefret söylemi varsa muhakkak gereği yapılacak, bu kişiler yargılanabilecekler. Birleşik Krallık halkı aynı zamanda özgürlüklerine çok düşkündür. Bu yıl Magna Carta’nın 800. yılı. İnsanlar kazanımlarından vazgeçmek istemiyor. Önemli olan dengeyi bulabilmek.
Teröre Karşı İslam ittifakı oluşturması gündemde. Bu ne katkı sağlar?
30-34 devletin askeri ittifakı sözkonusu. Bunun askeri rolü ne olacak henüz bilemiyoruz. Ancak DAEŞ kendisini Sünni Müslüman bir örgüt olarak tanımlıyor. Sünni Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin oluşturacağı bir ittifakın, DAEŞ'in bu yanlış ideolojisini göstermesi açısından önemli olacaktır.
KEŞKE HERKES TÜRKİYE KADAR CÖMERT OLSA
- Mülteciler konusundaki Türkiye-AB işbirliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
AB’nin Türkiye ile mültecilere yardım yükünü paylaşma kararı doğru alınmış bir karar. Birleşik Krallığın Suriye krizine yönelik insani yardımı 1,3 milyar sterline ulaştı. Ayrıca İngiltere AB’nin vereceği 3 milyar euroluk havuza 400 milyon euro koymayı taahüt eden ilk ülke. Elbette bu rakamlar Türkiye’nin yanında mütevazi kalıyor. Türkiye’nin yardımları 6,5 milyar doları geçti ve herkes Türkiye kadar cömert olsaydı bugün durum çok daha iyi olurdu, bunu kabul ediyoruz. Türkiye’nin mültecilere yönelik yardımları olağanüstü ve çok büyük takdir ve tebriği hak ediyor. Ama asıl önceliğimiz, Suriye’deki sivil savaşın bitmesi.
PKK TERÖR ÖRGÜTÜDÜR, UYGUN GÜÇ KULLANILIR
- Türkiye bir başka taraftan da PKK terörü ile mücadele ediyor. Şimdi de şehirlerdebombalı hendekler kazılıyor. PKK’ya bakışınız nedir?
PKK konusunda bizim için bir soru işareti yok, PKK bir terörist örgüttür ve PKK'nın teröre tekrar başvurmasını ve ateskesi sona erdilmesini kınıyoruz. Biz PKK ile mücadele konusunda Türkiye'nin Avrupa'daki en güçlü destekçisiyiz. PKK’nın finans kaynakları ve çeşitli faaliyeti konusunda çok ciddi tedbirler aldık. Operasyonel gizlilikten dolayı ayrıntılarını paylaşamam.
Güneydoğu’daki son olaylar üzücü. Hayatını kaybeden asker, polisler ve aileleri için çok üzgünüm. Türkiye’nin PKK şiddetine müdahalede orantılı ve uygun güç kullanmaya hakkı var. Nihayetinde, biz anlaşmazlıkların şiddetle çözümlenemeyeceğini düşünüyoruz. Tek çözüm dialog, reform ve barış sürecinin devamı. Ümit ediyorum ki PKK ateşkesi tekrar ilan etsin, barış sürecinin tekrar başlatılabilmesi için gereken uygun koşullar oluşturulabilsin.