“Türkiye’nin olmadığı her senaryo Irak’ta çöker”

Musul'lu kurtarma operasyonu başladı, Peki DEAŞ Musul'dan çıkarıldıktan sonra bölgede neler yaşanacak?

ABONE OL
GİRİŞ 17.10.2016 09:00 GÜNCELLEME 17.10.2016 10:01 RÖPORTAJ
“Türkiye’nin olmadığı her senaryo Irak’ta çöker”

Musul'lu kurtarma operasyonu başladı, Peki DEAŞ Musul'dan çıkarıldıktan sonra bölgede neler yaşanacak? Bölgenin demografik yapısı bu operasyondan nasıl etkilenecek? Olası bir göçün Türkiye'ye etkisi ne olacak? Bölgede en çok söz sahibi olması gereken Türkiye neden Musul'da oyunun dışında tutulmaya çalışılıyor? Bu soruların cevabı Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor.

Bu soruları SETA İstanbul Dış Politika Araştırmacısı ve Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Kemal İnat yanıtladı.

-TÜRKİYE NEDEN OPERASYONA KATILMAK İSTİYOR?

Bunun temelde iki nedeni var. Öncelikle sınırımızda Türkiye'ye karşı ciddi tehdit oluşturan iki terör örgütü var ve bunlar Suriye ve Irak'taki çatışmaların neden olduğu otorite boşluğundan faydalanıyorlar. PKK ve DAEŞ'ten bahsediyorum. PKK 30 yılı aşkın bir süredir Irak ve Suriye'deki üslerinden Türkiye'ye karşı saldırılar düzenliyor. DAEŞ ise iki üç yıldır Türkiye'nin güvenliği açısından giderek artan şekilde tehdit haline geldi. Irak ve Suriye hükümetleri her iki terör örgütünün de Türkiye'ye karşı kendi topraklarını kullanmasını engellemedikleri için Türkiye'nin meşru müdafaa hakkı çerçevesinde sınırötesi operasyonlar yapma hakkı doğuyor. Esasında Irak topraklarında Türkiye bu tür operasyonları 30 yılı aşkın bir süredir yapıyor. Ankara'nın Musul operasyonuna katılma isteğini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Bu şekilde Türkiye hem Musul'u uzun süredir elinde tutan terör örgütü DAEŞ'e karşı mücadeleye destek vermek istiyor hem de PKK'nın DAEŞ tarafından boşaltılacak alanda etkin olmasını önlemeyi amaçlıyor.

TÜRKİYE'NİN OLMADIĞI HER SENARYO IRAK'TA ÇÖKER

-Türkiye'nin dışarıda kaldığı bir senaryo Irak'ta hayata geçirilebilir mi?

Geçmişte de Amerikan müdahalesi sonrasında Washington'un da isteğiyle Sünni Arapların 2005 Aralık seçimlerine katılmaya ikna edilmesinde Türkiye'nin önemli katkıları olmuştu. Türkiye'yi dışarıda bırakmak suretiyle Irak'ta kurgulanan her senaryo çökmeye mahkûmdur. Doğrusu bütün bölge ülkelerinin kaygıları ve önerileri dikkate alınarak Irak sorununa kapsamlı bir çözüm bulunmasıdır. Türkiye Musul operasyonunun dışında bırakılmak istense bile Irak'ta bulundurduğu askerler ve o topraklardaki yerel müttefikleri üzerinden Irak'ın geleceğinin belirlenmesinde kilit aktörlerden biri olmaya devam edecektir. Irak'taki etnik ve mezhepsel halk grupları arasındaki dengelere en fazla önem veren ve terörist örgütlerin ortadan kaldırılması konusunda en kararlı aktör olarak Türkiye Irak'ın toprak bütünlüğünün en önemli destekçisidir.
 

SÜNNİ ARAPLARIN VE TÜRKMENLERİN TALEPLERİ DİKKATE ALINMALI

-Abadi'den sonra PYD lideri Salih Müslim'den de Türkiye karşıtı bir açıklama geldi. Bunları nasıl okumak gerekir?

Irak Başbakanı Abadi bugüne kadar ülkesinin kuzeyindeki PKK varlığını hiç sorun etmediği için bu örgütün Suriye kolu olan PYD'den Abadi'ye destek gelmesi normaldir. Bu, Türkiye'nin Kuzey Irak politikasına karşıtlık konusunda Bağdat ile PKK/PYD arasında bir çıkar ortaklığının olduğunu gösteriyor.

Türkiye'nin gerek Suriye gerekse Irak'ın kuzeyindeki askeri varlığının her iki ülkenin bütünlüğünün korunması ve o bölgelerde bir PKK/PYD veya DAEŞ devletinin kurulmasına karşı olduğu düşünüldüğünde Irak Başbakanı Abadi'nin Ankara'ya teşekkür etmesi gerekiyor aslında. Bu meselede Irak'ın toprak bütünlüğünü savunan Türkiye yerine, ülkesini bölmek isteyen PKK/PYD'ye yakın durması açıklanması zor bir durumdur. Türkiye'nin PKK konusunda olduğu gibi Sünni Araplar ve Türkmenler konusundaki talepleri de Irak'ın bütünlüğünün korunması açısından mutlaka dikkate alınması gereken talep ve önerilerdir.

KAYNAK : Sabah /İsa Tatlıcan