Baba Güllüoğlu: İnsaf, artık şube açma
İstanbul'u Güllüoğlu baklavaları ile tanıştıran Mustafa Güllü, Karaköy dışında şube açmadı. Peki her tarafta görülen Güllüoğlu için neler düşünüyor. Nursel TOZKOPARAN'ın röportajı.
ABONE OLNursel TOZKOPARAN'ın röportajı
Karaköy Güllüoğlu baklavalarını nasıl bilirsiniz? “Hiçbir yerde şubemiz yoktur” sloganıyla değil mi? Biz de öyle bildik. Etrafımızda şube aramaya çalışmadık. Canınız istediği zaman adres bellidir: Karaköy’e gidilecek. Baklavanın geleneğidir, Karaköy'deki Güllüoğlu... Kısa süre öncesine kadar da bu böyleydi.
Sonra ne olduysa, bir anda kurallar bozuldu sandık. Nereye baksanız bir şube karşınızda. Yıllarca şubesiz olmanın acısını çıkartıyorlar sandık. Hani nasıl derler: “Hiçbir şey göründüğü gibi değildir”
Gerçekten de öyleymiş. Karaköy Güllüoğlu geleneğini bozmamış, şube de açmamış.
Bazen çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Gökte ararken yerde misali. Ben Nadir Güllü ile röportaja hazırlanmışken baba Mustafa Güllü'yü de karşımda buluverdim. Ben de hikayeyi kahramanından dinlemeye başladım. Önce baba sonra oğul
Siz röportajı okuyun ben de baklava yemeğe gidiyorum. Bu arada size de tavsiye ediyorum.
İŞİ İŞÇİLERE BIRAKIP GAZİANTEP'E DÖNDÜM
- Nursel Tozkoparan: Sizden oğlunuz devralmış mesleği. Hiç başka bir iş yapmak istemediniz mi?
- Mustafa Güllü: Babamın vasiyeti var, “Sakın bu baklavacılığı bırakmayın, benim sanatımı devam ettirin” diye. Bana
Ben 1926 doğumluyum, hamur yoğurmaktan dizlerim aşındı. O vakitler hamur yoğurma makinesi de yoktu. (Hamur yoğurma makinesi 54’te, hamur açma makinesi ise 71 senesinde alındı). Elimizle yoğuruyorduk.Ondan sonra tek tek fitil yapılır, tek tek baza açılır sonra merdaneyle hamur yapılır.
Çok zorluk çekerdik. Gece yarısı herkes sinemadan tiyatrodan gelir, biz de işe giderdik. Saat 11’den sonra başlardık işe. 10 sene İstanbul’da ancak dayanabildim. Nefes darlığı, terleme, üşütmeden astım oldum. 5 seneye yakın da yine ilaçlarla, iğnelerle devam ettim. Fakat o kadar çok arttı ki ağrılar, geceli-gündüzlü, daha fazla dayanamadım ve mecbur kaldık Gaziantep’e göçmeye. Yetiştirdiğim işçiler vardı. Onların üzerine bıraktık işi.
- Siz şu hikayeyi bize en baştan bir anlatır mısınız?
- Ben babamı küçük yaşta kaybettim. Baklavacılık aslında dededen kalma bir meslek bize. Mesleği amcalarımın yanında öğrendim. Hem okuyor hem de ara tatillerde amcalarımın yanında çalışıyordum. İlk kez İstanbul’a üniversite için geldim. İki yıl sonra, nefes darlığından rahatsızlanınca, okulu yarım bırakıp memlekete, yani Gaziantep’e geri döndüm.
- Sonra
- Antep’te, amcamın baklava dükkanı vardı. 1949 yılına kadar amcamın yanında çalıştım. Ama, günde üç tepsi baklava yapıyorsun gün boyu onu satmaya çalışıyorsun. Ee para kazanmak kolay değil. Halamın oğlu bir gün dedi ki “Gel İstanbul’a, burada da baklava satılıyor” diye aklıma girdi. Bir hesap kitap işi yaptık
MEVCUTLARI BİR YİYEN BİR DAHA YEMİYORDU
- Hikayede burada başladı o zaman
- İstanbul’a gelince dükkânı nerede açtınız?
- İlk dükkânımızı halaoğluyla birlikte Karaköy’de arka sokaklarda açtık.
- Planlı bir tercih miydi Karaköy?
- Bildiğimizden değil, bilmediğimizden ara sokaklardan aldık dükkânı. Ama Allah yardım etti.
- Kaç çocuğunuz var?
- 6 çocuğum var. 5’i erkek 1’i kız. 5 erkeğin biri doktor diğerlerinin de hepsi baklavacı.
- Peki diğer Güllüoğlu diğer zincirleri çocuklarınıza mı ait?
- Yok. Amca çocukları da var. Amcakızı da var.
ŞUBE AÇMAYA HEP KARŞI ÇIKTIM
- İlk bu işe başladığınızda 4 oğlunuz sizinle birlikte mi çalışıyordu?
- Evet. 4 oğlumla beraber bu işe başladık. Fakat daha sonra, oğullarım ille başka bir şube daha açalım diye ısrar etti. Ben de şube açmaya taraftar değilim. Çünkü, şube açmamız için bir fabrika kurmamız lazım. Ben de krediyle, faizle iş yapmak istemiyordum. Daha sonra bütün birikimlerimle ve borçlanarak fabrikayı kurduk.
- Şimdi fabrika da kuruldu. Alt yapı da oluştu. Hala şube açılmasına karşı mısınız?
- Ben, hala, şube açılmasına karşıyım. Gelen hangi talebi karşılayacaksınız. Güllüoğlu ismi altında birçok şube açıldı. Bizim işimiz, Elhamdülillah, eskisinden daha iyi gidiyor. Eğer onlar, çok iyi kaliteli işler yapsalardı bizim işimiz yarıya düşerdi. Biz, onların kötü yapmasını istemeyiz. Fakat onlar kendilerini engelliyor. Engelledikleri gibi bizim firmamıza da zarar veriyorlar.
'BABAMI SEVERİM AMA SÖZÜNÜ TUTMAM' OLUR MU?
- Anladığım kadarıyla, çocuklarınız arasında, Nadir Bey sizin için daha özel birisi
- Evlatlar arasına ayırım olur mu?Olmaz. Ama, hangisi senin sözünü daha çok dinliyorsa onu başka seversin. "Ben babamı severim ama sözünü tutmam."böyle bir şey olur mu hiç? Hatta, diğer kardeşlerinin yardımına koşan çocuğunu, daha bir başka seversin. Birisi kendi nefsini düşünüyorken, diğeri de kardeşlerinin yardımına koşar. Tüm bu güzel meziyetler Nadir’de daha fazla..
- Nadir Bey işi sizden teslim aldığında, neler önerdiniz? Hangi tavsiyelerde bulundunuz?
- Nadir’le beraber çalıştığımız için aynı düşünceleri paylaşıyorduk. Hem ehliyetli hem de tecrübeli ve iyi niyetli olması önemli.
- Nadir Bey hiç "Biz de şube açalım" demedi mi?
- Yok. Hiç demedi. O da benimle aynı düşüncede. Yaptığımız işten mükâfat görüyoruz. Hem maddi hem manevi
- Üretimi hala siz mi denetliyorsunuz?
- Hayır, ben denetlemiyorum. Hasta olduğum için çok nadir geliyorum
- Peki diğer çocuklarınızın dükkânıyla böyle ilgileniyor musunuz?
- İlgilenemiyorum.
KARAKÖY'DE, BİZ, 3 KİŞİ UĞRAŞIYORUZ, BİR KİŞİ 30 ŞUBE AÇIYOR
- Sizin, bu Karaköy Güllüoğlu’nu diğer Güllüoğlularından ayıran en büyük fark nedir?
- Şimdi biz bir dükkânla üç kişi uğraşıyoruz. Bir kişi 2030 şube açıyor. Artık aradaki farkı siz görün. Oğluma “İnsaf oğlum daha açma şube” dedim. “Olmaz! Benim danışmanlarım var, ekonomistlerim var. Müdürlerim var” diyor.
- Diğer oğullarınızın dükkânlarına gidiyor musunuz? Baklavalarından tadıyor musunuz?
- Tatmaya gerek yok. Kıyamet gibi şikâyet geliyor. Bir adam 2025 şube açarsa idare elden gider. İster istemez müşterilerden şikâyet gelir. Yapılması ne kadar marifetse, satması da bir o kadar marifet ister. Çoluk çocuk tezgâhta, müşterilere hürmet gösterilmiyor.
- Peki, niye isim hakkını verdiniz? Engel olsaydınız o zaman?
- Ayrışmak için bu kadar uğraşırken isim değiştirmeyi düşünmediniz mi?
- Yok düşünmedik. Riske atar bizi. 200 yıllık bir isim Güllüoğlu. Amcamın çocukları var, Gaziantep’te şu anda çok güzel devam ediyor. Karaköy yazdık, yüzde 5 değişti. Şimdi, birden bire marka ile oynarsanız kendinize zarar verirsiniz.
Ondan sonra, Galata Kulesi'ni koyduk yüzde 30 oldu. Bu sefer de yurt dışında patent olmada problem oldu. Markamızı anlatmak için Nadir Güllü markası koyduk. Nadir Güllü yan yana duruyor. En azından üreticinin kimden aldığını bilme hakkı var. Aile markamızı ayırdık. Yavaş yavaş anlatmaya da çalışıyoruz. Biz adres markası yaptık Karaköy’ü.
NADİR GÜLLÜ, LEZZETİ NASIL KORUYOR?
NADİR GÜLLÜ İLE YAPILAN RÖPORTAJI
ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE YAYINLAYACAĞIZ