ABD'den Ömer El Beşir'e ahlaksız teklif

ABD'nin Darfur'da soykırım yapmakla suçladığı Ömer El Beşir'e ahlaksız teklifte bulunduğu ve "Eğer sen Cumhurbaşkanı olmazsan, istifanı verirsen biz bu mahkeme hikâyesini kapatırız” dediği ifade edildi.

ABONE OL
GİRİŞ 09.03.2010 12:54 GÜNCELLEME 09.03.2010 12:54 RÖPORTAJ
ABD'den Ömer El Beşir'e ahlaksız teklif

Nursel Tozkoparan'ın haberi

İç çatışmalarla, yoksullukla mücadele eden Sudan’ı hep merak etmişimdir. Yazılı ve görsel basından takip ettiğim kadarıyla hep karamsar tablolar çiziliyordu. Röportaj yapma isteği neredeyse  iliklerime kadar sızmış olmalı ki ne zaman Darfur ile ilgili haber izlesem ya da okusam oraya gitmeyi çok ama çok istediğimi fark ettim.

Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir ile ya da Darfur yönetiminden biriyle konuşmayı hep hayal ettim. Neden Müslüman Müslüman’ı öldürür? Yeraltı zenginlikleri olan hatta petrolü olan bir ülke nasıl olur da bu kadar yoksul kalır? Kamuoyuna yansıtıldığı gibi gerçekten kadınlara tecavüz edildi mi? Katliamlar yapıldı mı? Eminim birçok insanın da merak ettiği sorular bunlar. Kısmet olunca oluyor işte.

Geçen hafta “Kimse Yok mu” yardım kuruluşunun Sudan'a gitmek üzere davetini alınca tahmin edeceğiniz gibi üzerine atladım elbette.  "Peki Darfur'a gidiyor muyuz?" diyerek garantiye aldım kendimi.

"Kimse Yok mu" derneğinin Sudan’da ama özellikle Darfur’da çok ciddi yardım çalışmaları var. Su kuyuları, cami, okul ve bence en önemlisi katarak hastanesini faaliyete geçirmeleri. Güneş ve yetersiz beslenmeden dolayı onlarca insan görme zorluğu ile karşı karşıya.  Ortalama günde 35-40 katarak ameliyatı yapılarak insanların dünyayı yeniden görmelerine vesile oluyorlar.

Davet, arzu ettiğim bir davet olduğu için hiç düşünmeden kabul ettim. Kimse Yok mu’nun çalışmalarını yakinen gördüm ve hakikaten kendilerini tebrik ediyorum.

Hiç durmaksızın o bölge halkının feraha kavuşması için çalışıyorlardı. Ankara sorumlusu Mesut Altındağ'ın başının etini yemediğim kaldı. Yönetimden biriyle merak ettiklerimi konuşmadan sorularıma cevap almadan dönmeye hiç niyetim yoktu.  Darfur un yardım kuruluşlarından sorumlu bakanı Sebil Ahmet Sebil ile röportaj yapmayı başardım. Çok kısıtlı zamanda yapılan bir söyleşi oldu ama yine de bir çok soruya cevap alabildim.

Bu arada Sudan ve Darfur izlenimlerimi ayrıca sizinle paylaşacağım. Anlatıldığı gibi gidilmesi tehlikeli bir yer değil, bence bilakis gidilmesi gereken bir yer. Özellikle mutsuz ve tatminsiz insanlar için terapi yeri olduğunu düşünüyorum. Oradaki olumsuzluklara rağmen mutlu ve onurlu bir halkla tanıştım.

SUDAN’IN GELİŞİP GELİŞMEMESİ AMERİKANIN UMURUNDA DEĞİL. PETROLÜ VE URANYUMU KİMSEYE YEDİRTMEK İSTEMİYOR 

> Darfur’daki iç çatışmalarla ile ilgili çok farklı yorumlar var. Burada neden iç çatışma var?

> Hayvancılıkla ve tarımla uğraşan kabileler arasında çok eski zamanlardan beri çatışmalar, kavgalar vardı. Kuzey Darfur'da çok kuraklık olunca oradaki bütün kabileler Güneye doğru gitti. Böyle olunca az sayıdaki tarım alanı, çok sayıdaki kabilenin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmedi. Özellikle Arap kökenli olan ve hayvancılıkla uğraşan kabileler hayvanları için yiyecek istiyorlardı. Orada yaşayan ve ziraatla uğraşan insanların gelirine, yerlerine ortak oldular. Eskiden bu sorunlar hep olurdu ama yerel yönetimler onu çözerdi.

> Şimdi niye çözülmüyor?

> Uzun vadeli planlarla güzel projelerle durdurulabilirdi. Fakat bu olmadı. Sudan’ın bazı bölgeleri ile daha çok ilgilenildi ve orası terk edildi. Buna cehalet de eklenirse ne oldu? İç sorunlar ortaya çıktı. Öfke doğdu. Vatandaş hem devlete hem de yoksulluğa karşı öfke duydu. Sonunda ise patladı. 2003 yılında silahla çatışan Darfurlular var ya, işte onlar devlete karşı ayaklanan çete oldu. Devlet de bunları susturmak için baskı altına almaya çalışınca iç savaş alevlendi. Devletin karışması ile ilk fitil ateşlendi.

DEVLETE KARŞI GELENLER NE YAZIKKİ ZİRAATLA İLGİLENEN İNSANLARDI

> Devletin karışması doğru oldu mu?

> O insanlar ayaklandı, devlete karşı silah taşıdılar. İsyan ettiler. Devlet ne yapacak? Keşke devlet öyle yapmasaydı. O adamlara, ne istediklerini, neden isyan ettiklerini sorup konuşarak çözmeye çalışsaydı. Bu devlete karşı gelenler ne yazık ki ziraatla ilgilenen insanlardı. O grup işte devlete karşı silah taşıdı ve savaş uzun sürdü. Sonunda ne oldu? Ziraat bırakıldı, daha kötü şartlar oluşmaya başladı. Bu Arap kökenli, hayvancılıkla uğraşan insanlar devlet ve ziraatçılar arasında bir savaş olduğunu gördüler. Bunların arasındaki gerginlik üzerine onlar da savaşa girdiler. Ziraatçılara, isyancılara karşı çatıştılar. Eskiden normal olan sataşmalar, kabileler arasında silahlı çatışmaya savaşa dönüştü.

> Asıl olay neydi?

> Ziraatla uğraşan ve kabileler ile Arap asıllı olan ve hayvancılıkla uğraşan kabileler arasında başlayan çatışmalardı.

> Küçük çatışmalardı aslında… 

> Sonra da devlete karşı isyan edip silahlandılar. Bu kavga daha silahlı bir şekilde olmaya başlayınca ziraatı bıraktılar.

DIŞARIDAN SOKULAN FİTNE KABİLELERİ KARIŞTIRDI

> Nereye gittiler?

> 800 bin kişi kamplara gitti. Artık kavga yapacak bir durum kalmadı zaten. Adamlar taşınıp gittiler ama o dışarıdan sokulan fitne kabileleri karıştırdı. Birbirine karşı kışkırttı. Her defasında kavga olsun, insanlar ölsün diye.

> Şu anda durum nedir? Çatışmalar sürüyor mu?

> Şu anda bir çatışma söz konusu değil. İsyanlar da bitti. Özellikle Güney Darfur'da çatışmalar artık bitti denilecek kadar azaldı ve 52 kabile arasında barış sağlandı. Şu anda sadece Abdülvahid'in başında olduğu bir grup isyankarlık yapıyor.

ABD VE BATILI ÜLKELER DEVLETE KARŞI İSYAN EDENLERE SİLAH,PARA VE GÜÇ VERDİLER

> İç Savaş Amerika’nın karışmasıyla daha da mı büyüdü?

> Bu gerginlik üzerine hemen özellikle ABD ve Batılı ülkeler olaya karıştı. Bu fırsatı kaçırmadılar, devlete karşı isyan edenlere silah, para ve güç verdiler. Onların yurt dışındaki akrabalarını para ve silahla buradaki insanlara karşı daha çok kışkırttılar. Onlar yıllarca Sudan’ı şeriatla güzel bir şekilde yürüten hükümeti istemiyorlardı. Bu yüzden onlar için bu çatışmalar iyi bir fırsattı. Bazı kabileleri devlete karşı silahlandırarak savaşa soktular. Toplu tecavüzler, toplu cinayetler gibi başka senaryolar ürettiler. Birleşmiş Milletler dahil dünyanın başka yerlerindeki Sudanlı gruplar, müfettişler olayların aslını görebilmek için buralara kadar geldiler. Bazı kabilelerin savaştığını gördüler. Birkaç ferdi tecavüz ve cinayet durumları var ama asla toplu değildi. Polis raporlarında şikayetler var. Bunlar tespit edildi.

> Bunlar cezalandırıldı mı?

> Şimdiye kadar özellikle Nyala Mahkemesi'nde 76 cani, silahsız adamları öldürdükleri ve zarar verdikleri için idam cezasına çarptırıldı. Şu an hala devam eden bir kaç mahkeme var. Bunun dış güçlerin karıştırdığına dair delil olsun diye söylüyorum. 

AMERİKA, PETROLÜN SUDAN DA REZERVİ OLARAK KALMASINI İSTİYOR

> Amerika ve AB ülkelerinin Sudan'daki petrolden dolayı ortalığı karıştığı söyleniyor, doğru mu?

> Hem petrol hem de uranyum için. Burada çok yüksek kaliteli uranyum var. Bize göre Amerika, bu petrolün Sudan'da rezervi olarak kalmasını istiyor. Kimse onu çıkartmasın, kalsın diye uğraşıyor. Sudan'ın gelişmesi veya gelişmemesi Amerikanın umurunda değil. Sudan, uranyum için İran'dan destek istedi. İran'a, “Gelip çıkartın ve bize yardımcı olun çünkü kimse bize yardımcı olmuyor” denildi. Ve hemen Amerika tehditler savurdu. Diyor ki: “Eğer İran gibi terörist bir devleti buraya getirmenize kesinlikle izin vermeyiz.”

Fransa ve Amerika'nın desteği ile Sudan'daki Arap kökenli kabileleri kışkırtılıyor. Silah verip hükümete karşı isyan ettiriyorlar. Darfur'da Amerika'nın istediği birçok şey var. Kimseye yedirmek istemiyor.

> Mesela nedir?

> Uranyum ve petrol rezervi olacak. Yani şimdi çıkartmak istemiyor. Burada rezervi olarak kalmasını sağlamaya çalışıyor. Ama ileride istediği zaman çıkartılacak.

AMERİKA ZANNETTİ Kİ SUDAN ONUN DIŞINDA HİÇ KİMSEYLE İLİŞKİ KURAMAZ

> Uzun vadeli düşünülüyor. Peki Sudan hükümetinin Çin ile işbirliği yaptığı ve buna Amerika'nın karşı çıktığı doğru mu?

> Çok eskiden Sudan petrolünü çıkartma hakkı ABD'li bir şirkete verildi. Ama onlar hiç bir zaman çıkartmak istemediler. Çünkü uzun vadeli olarak düşündüler ve Sudan petrolünün rezervi olarak yerde kalmasını hedeflediler. Sonrasında ise ambargolar oldu, ve gittiler. Amerika zannetti ki Sudan onun dışında hiç kimseyle ilişki kuramaz. Ama Sudan gidip Çin ile anlaşmalar yaptı. Çin gelip bunu çıkardı. Elbette bu yüzden hoşnutsuzluk oldu. 

ÇİN FABRİKALAR KURDU, OKULLAR YAPTI

> Çin ile ilişkiler devam ediyor mu? Çin Sudan için ne yaptı?

> İyi ilişkinin ötesinde devam ediyor. Çin fabrikalar kurdu, okullar yaptı. Çin yardım kuruluşları Darfur için baya bir şeyler yapmaya çalışıyor. Su çıkartılması ve Darfur'un kalkınması için uğraşıyor.

AMERİKA YARDIM KURULUŞLARI BAZI KADINLARA, BAZI ERKEKLERE PARA KARŞILIĞINDA TECAVÜZ ROLÜ OYNATIYORLAR

> Amerika da bu duruma çok kızıyordur herhalde

> Amerika kızmanın ötesinde yanlış işler yapıyor. Buraya yardım adı altında bazı kuruluşlar yolladı ama o kuruluşlar tahribattan başka bir şey yapmadı. Tabii biz onları kovduk. Şu anda bizim oturduğumuz yerin 50 metre uzağında bazı kadınlar, bazı erkeklere para karşılığında tecavüz rolü oynatıyorlar. Bütün dünyaya Darfur budur diye çirkin bir resim göstermeye çalışıyorlar. Toplu tecavüzlerin ve cinayetlerin olduğuna dair raporlar hazırlamışlar. Biz bu raporları incelediğimizde hepsinin fabrikasyon olduğunu gördük. Hiç biri doğru değil.10 tanesini biz kovduk. Onların hiç bir insanı yardımı yoktu. Çoğu Amerikan derneği veya yardım kuruluşuydu.

> Ömer El Beşir'in Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından cezalandırılıp mahkum edilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

> Bu Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin delillerinin hiç biri doğru değildi. Bu 50 metre uzakta oynanan oyunu delil olarak saydı ki tamamen fabrikasyon olduğunu gösterdik. Mülteci kamplarında zayıf karakterli, başka amaçları olan insanlara Green Card sözü, ev ve para vererek bir şeyler söylettirmişler. Onların delilleri bu. Buradaki halk, herkes Beşir'in böyle şeylerle hiç bir alakası olmadığını biliyorlar. Onların kendileri de biliyor.

AMERİKALILAR  BEŞİR’E AHLAKSIZ TEKLİF SUNMUŞLAR

> Sadece dünya kamuoyunda böyle bir şey oluşturmaya çalışıyorlar…

> Beşir'e zaten ahlaksız bir teklif sunmuşlar. “Eğer sen Cumhurbaşkanı olmazsan, istifanı verirsen biz bu mahkeme hikâyesini kapatırız” demişler.  

HALKIN YÜZDE 80’İ EL BEŞİR İLE BİRLİKTE

> Peki bu seçimlerde Ömer El Beşir'in durumu nedir?

> Halkın yüzde 80'i Beşir ile birlikte. Hiç bir sorun yok. Kalacak yani. Bütün Darfur O’nu destekliyor.

> Sudan'da özellikle de Darfur'da şeriat sistemi nasıl işliyor?

> Şeriat zaten toplum içinde uygulanıyor. Yani kanun olmadan uygulanıyor. Ama tabi kanunları da var. 

SUDAN TOPRAKLARINDA ALKOL KULLANIMI YASAK

> İdam cezası var mı?

> Bir dönem uygulandı. Son dönemde olmadı ama bu tamamen terk edildiği anlamına gelmiyor. Şu anda yapılmasa da devam ediyor. Yani alkol tamamen yasak. Girişi, satışı ve kullanılışı hepsi yasak. Yabancı uyruklu da olsa kimse Sudan topraklarında alkol kullanamaz. Genelev gibi bir şey asla olamaz.

> Zina ile ilgili yaptırımlar nelerdir?

> Zina için olan kırbaç cezası hala var.

> Peki başörtüsü?

> Geleneksel olarak zaten bütün toplum tesettürlü.

BAŞÖRTÜSÜZ BİR BAYAN TELEVİZYONDA SUNUCULUK YAPAMAZ

> Yani hükümetin dayatmasıyla değil, kendileri örtüyor…

> Mesela özellikle Sudan televizyonunda başörtüsüz sunuculuk yapamazsınız. Başörtüsüz bir bayan televizyon ekranına çıkamaz. Bu kanunen yasak ama zaten kimse de başörtüsüz televizyona çıkmaz.

> Sokakta başörtüsü takmayan var mı?

> Var ama o kadar az ki, belki binde bir.

> Devlet karışmıyor...

> Eskiden devlet karışıyordu ama şimdi hiç karışılmıyor.

> Sudan'a en çok yardım eden ülkeler hangileri?

>Arap ve İslam ülkeleri.

> Türkiye kaçıncı sırada?

> Türkiye gerilerde yer alıyordu ama son 3 yılda sağlık, eğitim, imar ve acil yardım konularında en birinci ülke seçildi. Bu çalışma iki ay önce yapıldı. Son bir ayda Arap ülkeleri de imara biraz hız verdi.

TÜRKİYE, YARDIMLARI SİYASİ BASKI OLUR DİYE SUKUNET İÇİNDE YAPIYOR

> Türkiye'deki yardım kuruluşlarından en çok hangisi yardım etti?

> Türkiye'den bize gelen yardım kuruluşlarının sayısı çok fazla. Kızılay, TİKA, İHH, Kimse Yok mu? gibi kuruluşlar çok yardım etti. Bazı ferdi küçük yardımlar, Ramazan’da yardım getirenler, toplu iftar verenler, Kurban Bayramı'ndan kurban dağıtımı yapanlar oldu. Bu konularda Türkiye’nin hakikaten sadece Darfur'da değil Hartum üzerinde de çok emeği var. İki ay önceki bu çalışma Hartum'da yapıldı. Türkiye Büyükelçiliği'nde ilan edildi ama onlar söylenmesini istemedi. Çünkü bu Türkiye üzerinde siyasi bir baskı oluşturabilirdi.

> Amerika ve Avrupa devletleri tarafından mı

> Türkiye'nin siyaseti bu olsa gerek, insanlara yardım etmek istiyor. Bunu da sükunet içinde yapmak istiyor. Biz biliyoruz, farkındayız, görüyoruz ve duyuyoruz. Türkiye'nin zaten her zaman İslam ülkelerine sempatisi var. Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki o tepkisi gibi bir sürü örnek var. Bu İslam kimliğinin öne çıktığını gösteriyor. İsrail ile  Suriye arasında arabuluculuk yapmaya çalışıyor. Belki de Batılı ülkelerin baskısından dolayı bunu fazla alevlendirmek istemiyor. Bana göre, bu yardımlaşmayı sükunet içinde yapalım, zaten bilen biliyor diye düşünüyorlar.

TAYYİP ERDOĞAN GELECEĞİN KAZANAN ATI

> Tayyip Erdoğan ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

> Bizim için Tayyip Bey geleceğin kazanan atı. Türkiye ile Sudan arasında epeyce işbirliği, protokol var. Hükümet ve sivil toplum kuruluşları arasında çok sayıda işbirliği var. Sudan, Türkiye'ye karşı müteşekkirdir.

(Haber 7)