Ermenileri bunalıma sokan Türk festivali
'II. Erivan' denilen Los Angeles'te ABD'deki Türklerin organize ettiği Türk Festivali, Türkiye-Ermenistan ilişkilerini düzelmesini istemeyen Ermeni diasporasını bunalıma sokmuş. Nursel Tozkoparan'ın röportaj ve izlenimleri...
ABONE OLNursel Tozkopran'ın röportajı
Ermeni diasporasının yoğun çalışmasına karşılık ABD de yaşayan Türkler neden suskunlar diye çok merak ederdim. Tam da bunu düşünürken Los Angeles'ta Pacifica İnstute nün organize ettiği Anadolu Kültürleri ve Yemekleri festivalinden davet aldım.
Los Angeles Ermenilerin en yoğun yaşadığı bölge. Böyle bir yerde Türkiyeye ilişkin bir festivalin yapılması gerçekten çok anlamlı.
Hele hele 11 bin km uzakta beş vakit ezan sesi duymak ayrıca gururlandırdı. Festival yedi bölge yedi şehir olarak düşünülmüş. Fakat bu yıl Mardin, Van, İstanbul, Antalya ve Konya olmak üzere beş il vardı.
Oldukça iyi hazırlanılmış hiçbir detayın gözden kaçmadığı ve ziyaretçi akınına uğrayan festivalde Mardin ve Van valileri kendi şehirlerini temsil ederken İstanbul, Antalya ve Konya ilinden hiç kimse yoktu. Sanırım Los Angeles'te Türkiye'nin tanıtımının yapılması kendilerini pek heyecanlandırmamış olsa gerek. En azından vali, belediye başkanı bazında olmasa da kendilerini temsilen birilerini gönderebilirlerdi.
Festivalde baklava, lokum, içli köfte ,kumpir, karnıyarık, gözleme derken 99 çeşit yemek vardı. Dondurma ve döner standlarında uzun kuyruklar oluşmuştu. Dikkat çeken unsurlardan biri de FBI Başkanı, Chicago Başpiskoposu, İrvine ve Newport Belediye Başkanlarının festival açılışındaki konuşmaları idi. Anlıyacağınız üst düzey bir katılım vardı.FBI kendisini daha iyi anlatabilmek ve Türklerle daha sıcak iletişim kurmak için stand açarak festivaldeki yerini almıştı.
Festivalin çıkış noktası, amacı, nasıl organize edildiği, ABD de yankıları ve sonuçlarını merak etmemek mümkün değil. Los Angeles başkonsolosu Rıza Hakan Tekin ve organizasyonda emeği geçenlerle sohbet ettim. Tüm soruların cevabı ve organizasyonun ne kadar önemli olduğunu röportajı okuduğunuzda sizde göreceksiniz.
LOS ANGELES BAŞKONSOLOSU RIZA HAKAN TEKİR
Hakan Bey ne kadar zamandır Los Angeles te görev yapıyorsunuz?
3 yıldır buradayım. Daha önce sırasıyla Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, İtalya ve New York’da Birleşmiş Milletlerde görevlerde bulundum. 2007 Nisan’ından beri de Los Angeles’teyim.
ERİVAN'DAN SONRA ERMENİ NUFUSUNUN EN YOĞUN YAŞADIĞI ŞEHİR
Anadolu Kültürleri ve Yemekleri Festivalinin bu yıl ikincisi yapıldı.İlk festivalin etkileri nasıl oldu?
New York’ta, Chicago’da bir takım tanıtım faaliyetlerimiz oluyor ama Kaliforniya’da bu çapta Türk kültürü ve tarihi hakkında bir etkinlik düzenlenmemişti.Bu festival konsept açısından da çok farklı. Kültürümüz ve tarihimizle ilgili böyle eserlerin ya da mekanların dev maketleriyle geniş alanda oturtulması ve bir de etrafını folklor, el sanatları ile donatılması insanların çok hoşuna gitti. Geçen yıl yaklaşık 30 bin kişi ziyaret etti. Bunun büyük bir bölümü burada yaşayan yabancılardı. Kaliforniya’da yaşayan Türklerin de çok hoşuna gidiyor, heyecan duyuyor. Ama bizi çok iyi tanımayan, bilmeyen diğer milletlerden insanların gelip sanatımızın, tarihimizin, yemeklerimizin çeşitli örnekleriyle karşılaşmaları Türkiyenin tanıtımı için çok iyi oldu.
Los Angeles Başkonsolosu Rıza Hakan Tekir, Festival alanında Nursel Tozkoparan'ın sorularını cevapladı, çaşılmalar hakkında bilgi verdi... |
Bu bölgede ne kadar Türk yaşıyor?
Kaliforniya’da 25 bin kadar Türk yaşıyor.
Ermeni nüfusu ne kadar?
1 milyon diyenler de var ama en az 700 bin Ermeni kökenli Amerikalı yaşıyor Kaliforniya’da. Hatta Los Angeles için Erivan’dan sonra Ermeni nüfusunun en yoğun olduğu şehirdir derler.
KONUŞMA YAPTIĞIM ÜNİVERSİTEYİ PROTESTO ETTİLER
Peki Ermenilerin bu festivale bakışı nasıl? Rahatsız oluyorlar mı?
Ermeni Diasporası’nı bizde Türkiye’de kolaya kaçıp çoğu zaman tek bir blok gibi değerlendiriyoruz, görüyoruz. Halbuki diaspora çok farklı katmanlardan oluşuyor. İşte Taşnaklar gibi hala o eski düşmanlıkları devam ettiren, tehcir, soykırım iddialarını sürekli dile getiren ciddi bir kesim var. Tabii onlar Türkiye ile ilgili değil böyle bir festival, herhangi masum, küçük bir etkinlik bile yapsanız tepki gösteriyorlar. Çünkü onların tedavisi biraz zor.
Ben bir kere üniversitede Küreselleşme ve Türkiye üzerine bir konuşma yaptığım zaman hiç Ermeni meselesine değinmedim. Ermeniler nasıl Türk Başkonsolosunu çağırıp konuşturursunuz diye o üniversiteyi protesto etmişti.
Ama daha makul düşünen ve toplumun çoğunluğunu oluşturan sessiz gruplar da var. Yani mevcut şartlar onların bize birebir söylediği şeyleri açık şekilde dile getirmelerine el vermiyor. Onlar kendi aşırı tezlerini sorgulayan birisi çıktığı zaman kendi içlerinde çok sıkıntılı bir duruma düşmeleri söz konusu olabiliyor.
AKDAMAR TÜRKİYE İLE BAĞI OLMAYAN ERMENİLERİN DE İLGİSİNİ ÇEKTİ
Cezalandırılıyorlar mı?
Her milletin tabuları var. Onlarda da tabu olarak en azından kamuoyuna açık konuşma hususunda sıkıntıları var. Fakat bu festivalde temsil edilen şehirlerden olan Van bölümünde Akdamar kilisesi çok önemli.Benim görüştüğüm bir çok Ermeni bundan çok memnun olduklarını, çok önemli bir jest olduğunu dile getirdiler.Türkiye ile bağı olmayan Ermenilerin de ilgisini çekti. Bazıları inanamadı. “Hakikaten Akdamar Kilisesi Haçı ile beraber olacak mı?” diye şaşırdılar. Oldu ve bunu gördüler.
Önyargılarını yıkmak için önemli bir örnek olmuş.
Ama aşırı kesimlerden de tepki gösterenler oldu. Birkaç kişi kendi web sitelerinde, gazetelerinde; “Vay efendim Türkler Kaliforniya gibi Ermeni nüfusunun yoğun olduğu yerde nasıl böyle bir şey düzenlemeye cesaret edebilirler” diye tepki gösterdi. Bu tepkiler olur, ileride de olacaktır. Bunlara fazla kulak asmamak lazım. Ülkemizde istikrar sağlayacak, barışı güçlendirecek, refahı artıracak politikaları geliştirmeye devam edersek özellikle Türkiye – Ermenistan ilişkilerindeki normalleşme süreci inşallah önümüzdeki dönemde daha da rayına oturacak. Hemen değil tabii fazla hayalci de olmamak lazım. Zamanla Diaspora ile olan ilişkilerimizin de bundan etkileneceğini ve bize karşı daha farklı düşünen çevrelerin daha cesur şekilde öne çıkabileceğini düşünüyorum.
AMERİKALI PROFESORUN EVİ BOMBALANDI
Peki Türkler neden uzun yıllar kendilerini anlatmak için bir etkinlik yapmadılar?
Bu aslında bizim genel sorunumuz. Dünyanın her yerinde örgütlü olma konusunda çok geleneğimiz yok. Yani bireysel olarak çok tepki veririz, beğendiğimiz ya da beğenmediğimizi hemen duygusal olarak dile getiririz. Fakat Türkiye değişiyor, Türk toplumunda sivil toplumun rolü çok daha öne çıkmaya başladı. Bu yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı da etkiliyor. Geçmişte de çaba gösterilmiş, inkar etmemek lazım. Özellikle bu bölgenin diğer yerlerde karşılaşılmayan bir takım sıkıntıları, tehlikeleri de var.
Nedir bu sıkıntılar?
Biliyorsunuz. Los Angeles Başkonsolosumuzun Ermeniler tarafından katledildiği ilk yerdir. Los Angeles’te görev yapan üç meslektaşım şehit oldu. Ermenilerin 70’li, 80’li yıllardaki şiddet eylemleri sadece diplomatlarımızı hedef almadı. Burada yaşayan Türk toplumunu da hedef almış. Ermeni soykırımını sorgulayan bir Amerikalı tarih profesörü Stanford Shaw'ın evini bombalamışlar.
Şimdiye kadar neden böyle bir şey yapılmadı derken arka planda olan bu olayları da düşünmek lazım. Şimdi çok daha farklı bir ortam var. Halen sıkıntılar daha farklı dozda da olsa devam ediyor. O arka planın da rolü olduğu gibi Türkiye’de sivil toplumun daha güçlü hale gelmesi ve onun yurt dışına yansımasının da bir rolü var.
KİŞİDEN KİŞİYE TEMAS ÇOK ÖNEMLİ
Bu tarz etkinlikler, gerginliklerin azalmasında büyük rol oynuyor.
Şüphesiz kişiden kişiye temas çok önemli. Çünkü kişilerde, toplumlarda özellik de Türkiye’ye karşı güncel ve tarihi şeylerden kaynaklı olarak önyargılar olabilir. Ama ne zaman ki bu insanlar gidip Türkiye’yi görüyor ya da bir Türk ile karşılaşıyor o zaman ön yargılar kırılıyor. Bu bakımdan bu tip şeyleri daha fazla yapmamız lazım.
Sivil kuruluşlar olmadan devleti temsilen sizlerin organize ettiği şeyler var mı?
Her başkonsolos ya da büyükelçi bulunduğu, görev yaptığı bölgede ülkeyi tanıtan ve teması arttıracak şeylere ön ayak olur. Zaman zaman tabii ki elimizden geldiğince bir şeyler yapıyoruz.
Neler yapıyorsunuz?
Ara sıra çeşitli etkinlikler yapıyoruz. Grup ağırlama, müzik etkinlikleri gibi şeyler yapıyoruz. Burada elimizdeki imkanlar sınırlı. Büyük Türk şirketleri daha çok Amerika’nın doğusunda olduğu için sponsor bulma imkanımız daha az. Bazı meslektaşlarımız o açıdan benden daha şanslı. Bizim 29 Ekim Milli Resepsiyonumuz Los Angeles’teki en büyük milli yöre resepsiyonlarındandır. Yaklaşık 500 kişi katıldı. O klasik bir etkinlikti.
İSTANBUL ERMENİLERİ DERNEĞİ SPONSOR OLDU
Hüseyin Bey, Kaliforniya Eyaleti’ndeki Ermenilerle ilişkileriniz nasıl ?
Burada Little Armenia, küçük Ermenistan diye bir şehir var. Buradaki Ermeniler aslında üç farklı gruptan oluşuyor. Bir kısmı Lübnan Ermenileri, bir kısmı Ermenistan’dan gelmişler. Bir kısmı da Türkiye’den göçmüş. Türkiye’den göçen Ermeniler Türkçe konuşan, bizim kültürümüze çok yakın insanlardır. Geçen yılki festivalin ana sponsorlarından biri de İstanbul Ermeniler Derneği idi. Başkanı geçen yıl açılış ve kurdele kesme töreninde vardı
Bu festivalin Ermeniler ile olan ilişkimiz açısından çok önemli olduğunu söyleyebilirim. Belki de dünyanın hiçbir yerinde Türkler ile Ermeniler omuz omuza bu tarzda bir proje yapmamışlardır.
Pacifica Enstıtute‘nun amaçlarından bir tanesi de sadece kültür tanıtımı değil, inançlar arası diyalog kurmaktır. Buna en yakın komşumuzdan başlamak istediğimizde önce Ermenilere elimizi uzattık. Hrant Dink’in Türkiye’de öldürülmesinden sonra aslında, bunun Türk milletini temsil etmediğini, Türklere mal edilemeyeceğini ifade edebilmek için ilk defa buradaki önemli bir kiliseyi ziyaret ettik. Dolayısıyla Ermeni cemaati ile ilişkimiz o şekilde başladı. Onlar için Akdamar Kilisesi çok önemli. Tarihlerinde en önemli, en yaşlı kiliselerden bir tanesi. Van’ı temsilen o kiliseyi de üç boyutlu olarak inşa edeceğimizi söylediğimizde onlar da bize destek olacaklarını söylediler
LOS ANGELES, "ERMENİLERİN TÜRKLERE DÜŞMANLIK YAPTIĞI YER" OLARAK BİLİNİR
Peki Lübnan ve Ermenistan Ermenileri ile diyaloglarınız nasıl?
Özellikle Los Angeles, Ermenilerin Türklere düşmanlık yaptığı yer olarak bilinir. Hatırlarsanız burada iki tane konsolos öldürüldü. Ama bunlar gerçekten azınlık bir grup. Bu Taşnak Ermenilerinin "extremist" yani aşırı dedikleri bir grubun yaptığı olaylardır. Şu anda burada düşmanlık yapanlar da o azınlık grup. Bizim onlardan da ilişkimizin olduğu insanlar var ama tabii ki Türkiye Ermenileri kadar değil. Şu anda satılan simitleri biz Ermeni bir dostumuzdan aldık. Bayramlarımıza gelirler beraber kutlarız. Bizim kurbanlarımızın kesimine yardım edip, Türkiye’ye gönderen Ermeniler var.
“LOSİNG THE WAR” YANİ “SAVAŞI KAYBEDİYORUZ”
Ermeni Diasporası Amerika’da çok iyi çalışıyor. Neden Türkler çalışmıyor diye düşünür ve eleştirirdim. Bu festivalin eleştirime bir cevap olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bence diyebiliriz. Amerika’da bir Ermeni’nin kendi gazetesinde yazdığı bir yazı var. Aslında o yazı Türkiye’de manşet olabilecek bir değerde. Yazının başlığı "Losing The War" yani “savaşı kaybediyoruz”. Ermeni hanımefendinin sitesine girdim, festivalin çok profesyonel olduğunu söylüyor. “Geçen sene katılan insanları gördüm, yaptıkları şeyleri gördüm. Biz burada Türklerden çok daha kalabalık, çok daha zenginiz ama biz böyle bir şey yapmadık, yapamadık. Öyle bir noktaya girdi ki Türkler, içerisinde bulundukları toplumun hepsini davet ettiler yani, reaksiyonel değil de aksiyonel bir hareketle bütün çevreye, bütün Amerikalılara ulaşıp, kendi davalarını anlatıyorlar. Biz savaşı kaybediyoruz” diyor.
Dikkatimizi çeken bir mesele de, “Bu festivali Türkler yaparken, Türklerin en yoğun olduğu bölgede değil de, Ermenilerin yoğun olduğu bölgede yapıyorlar” gibi bir şekilde bitirmiş. O açıdan dediğinize katılıyorum.
Ermeni yasa tasarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu Ermeni yasa tasarısında 22-23 kaybettik ama aslında bu bir kayıp değil, kazançtır. Çünkü geçen senelerde çok farklı lobiler bizi desteklemişlerdi. Bu sene açıktan bizi desteklemeyeceklerini söylediler. Sayın Başbakan’ın "One Minute" meselesinden sonra bu lobiler böyle söylemişti. Bu 22 oy tamamen bizim Türk faaliyetlerinin, Türk derneklerinin kendi milletvekillerine, senatörlerine ulaşmaları ile elde edilmiş bir başarıdır. Gerçekten bu çok büyük bir başarıdır. Şu anda Türkler organize olmaya başladılar.
Niye geç kaldık?
Her şeyi devletten beklerseniz devlet her şeyi yapamaz. Burada bizim başkonsolosumuzla gayet iyi ilişkilerimiz var. Fakat bir başkonsolosun buranın kanunları nezdinde de giremeyeceği yerler var. Bunu sivil insanların yapması gerekiyor. Konsolosumuz ve devlet nezdindeki yetkili insanlar direk Türkiye’yi temsil ettikleri için her yerde biz Türk’üz diyorlar. Biz Türk - Amerikalı diyoruz Burada yaşayan Türk Amerikalıların da 20-30 yıl önce nüfus açısından da daha azdı. Amerika’ya Türklerin gelmesi, belli bir zamana kadar elit kesime mahsusdu. Şu anda baktığınızda Amerika’da çok farklı yerlerden, çok farklı backgroundlardan , çok farklı insanlar geldi. Buraya sadece iş adamları gelmiyor. Özellikle
Doğu yakasında Türkiye’den işçi olarak gelen insanlar da var. Özellikle Batı Yakası’ndan gelen insanlar çok eğitimli, çok zengin insanlar. Bu insanlar belli bir zamana kadar Amerika’nın kapitalist çarkları arasında ezilmişler. Burada tutunmak gerçekten zor. Bir taraftan da cazip. Hayat sürekli burada insanı kişiselliğe teşvik ediyor. İnsanlar bencil oluyor temelde. Bence Pacifica Los Angeles’te bir dönüm noktasıdır.
Ama bugüne kadar gelen Türkler bir güç gösteremediler.
Evet. Birlikte çalışmayı başaramadılar. Biz 300 kişi beraber çalışıyoruz.. Burada gönüllü olarak çalışan, işçi gibi görebileceğiniz insanların yüzde 80’i çok iyi eğitimli insanlar.
BU YÜZLERDE YALAN YOK
Bu etkinlikleri yaparken Amerikan yönetimi tarafından bir engelle karşılaştınız mı?
Bir engelle karşılaşmadık. Aksine destek gördük. Aslında bunun zamanlaması da iyi oldu. Buradaki bazı toplum liderlerini Türkiye’ye götürüp Pacifica’yı tanıttık. Bu insanlar bizi biliyorlardı. Festival açılışında konuşma yapan Newport Belediye Başkanı’nın bizzat rehberliğini yaptım.11 gün beraber zaman harcadık. Mesela o beyefendinin Türkiye’ye gitmeden önceki ile gittikten sonraki bakışı arasında yüzde 99 fark vardır. O beyefendi Cumhuriyetçi ve Müslümanlara karşı çok şartlı bir bakış açısı vardı. Gezi sırasında 3’üncü, 4’üncü güne kadar acabaları vardı. “Bunlar beni niye getirdiler, benden ne istiyorlar, ne gibi bir beklentileri var?” tarzında bir düşüncesi vardı. Ama zaman içinde bizim Türk halkının gerçekten misafirperverliği ve sevecenliği onu etkiledi. Özellikle Niğde’de bir gece kaldık. Evde misafir ettik. Bir aile evini ziyaret ettiğimizde orada kendisi çözüldü. “Bu yüzlerde yalan yok” dedi. Dolayısıyla Keity Beyi davet ettik, el uzattık.O da bize burada yardımcı oldu.
Festivalde en çok Amerikalı öğrencilerin yoğun ilgisi dikkatimi çekti...
Festival girişindeki Anadolu medeniyetleri yolu Kaliforniya’nın ortaokul son ve lise 1 müfredatına uygun olduğu için öğrencilerin akınına uğruyor.Hatta bazı öğretmenler ekstra kredi vereceklerini söyleyip öğrencilerini festivale yönlendiriyorlar Yani tarih dersinde iki ayda işleyecekleri konuları o kapılardan geçerek öğrenebiliyorlar.. Geçen yıl bir tarih öğretmeni güzel bir ödev hazırlayıp, kendi öğrencileri ile buraya bir gezi yapmıştı. Onun vesilesi ile başka insanlara da okullara da duyurdular. Şu anda yanlış hatırlamıyorsam binden fazla öğrenci burayı ziyaret edip ödev hazırlıyorlar. O da ayrı bir güzellik oldu.
BOĞAZİÇİ ATLANTİK KÜLTÜREL DOSTLUK VE İŞBİRLİĞİ DERNEĞİ (BAKİAD) GENEL SEKRETERİ TÜRKİYE KOORDİNATÖRÜ KUBİLAY DİKYURT
BİR KARE FOTOĞRAF GÖSTERİN DAHA ÇOK ETKİLİ
Her yıl en az bir il daha katılarak yapılması düşünülüyor. Bu yıl Topkapı Sarayı katıldığı için il katılmadı.
Geçen yılki festivale ilgi nasıldı?
Geçen yıl yaklaşık 30 binin üzerinde insan katıldı.Katılanların yaklaşık yüzde 25’i Türk. gerisi buradaki insanlardı. Kaliforniya Amerika’da Türk nüfusunun en az olduğu yerlerden biridir. Türkiye’nin en büyük festivali de burada yapılıyor. Biraz tezat ama çok da güzel bir şey oluyor. Hem kendi insanlarımızı bir araya getiriyoruz. Hem de buradaki insanlar Türkiye’yi tanımış oluyorlar. Amerika’da bir söz vardır. Derler ki; “Yüzlerce kelime söyleyeceğinize bir kare, bir fotoğraf gösterin. İnsanlar ondan daha çok etkilenir”. Buranın çıkış amacı da o. Yani insanlar, “Türkiye, Türkiye diye anlatıp duruyorsunuz” diyorlar. Gelin Türkiye’yi yaşayacak bir ortam yaratalım denildi. Miniatürk’ün birazcık daha Midiatürk’ü gibi bir şey oldu
İllere teklifleri siz mi götürüyorsunuz?
Buradaki arkadaşlarımız oturup bir düşünce fırtınası yaptılar. Türkiye’den, bizlerden de bilgi aldılar. Ne yapalım, ne edelim kimler olsun diye. İller seçildi ama illerden maddi bir destek istenmedi. Bu bir dekordur biliyorsunuz. Dekorun dekor olarak kalmaması gerekir. Sahneye oyuncular lazım. Biz de sahneyi doldurmak için illere gidiyoruz. Sağ olsunlar Mardin’i, Van’ı, Konya’yı çok büyük desteklerle tanıtma imkanımız oldu.
MEVLANA’NIN OLMADIĞI BİR TÜRKİYE’Yİ ANLATMAK ÇOK ZORDUR
Bu yıl beş il ile temsil edilmiş.Neden bu iller tercih edilmiş.Karadeniz bölgesinden neden bir il yok?
Bu sene Trabzon ile görüştük. Fakat seneye kaldı.Ege’den Denizli düşünülüyor. Belki önümüzdeki sene ikisini birden görme ihtimalimiz olabilir. Biliyorsunuz Mardin, dünyanın seçilmiş şehirlerinden, kültür mirasının korunması gereken en öndeki illerden biri. 25 kültür oradan geçmiş. Türk insanının kaynaştığı en güzel noktalardan biri. Süryanisi, Kürdü, Türkü hepsi bir arada yaşıyor orada. Yine Van en eski uygarlıkların beşiği,Urartu uygarlığının beşiği olmuş bir yer. Akdamar Kilise’sinin de özelliği vardır. Burada Ermeniler de yaşıyor. Bunların içerisinde gerçekten bizi çok seven ve destekleyen insanlar var. Onlardan da etkilenerek orası seçilmiştir. Amerika’daki bir insana Türkiye deseniz, bildiği 2-3 şehirden biri Konya’dır. Hz. Mevlana’yı bilirler. Mevlana’nın olmadığı bir Türkiye’yi anlatmak çok zordur Antalya tarihinden daha çok turizm cenneti olarak biliniyor. Aspendos’u biliyorlar. İstanbul zaten gözbebeği.
İlgimi çeken bir şey oldu. Bu seçtiğiniz 5 ilden ikisinin valisi burada. Diğer illerin temsilcileri neden yok?
Kendilerinin katılacağı başka toplantılar, başka sebepler vardı. Hepsine gidildi. Özürlerini söylediler. Geçen yıl hiç biri yoktu. Vali yardımcıları vardı. Bu sene iki vali geldi.Geçen yıl 29 mart seçimlerden 3 gün sonraya denk geldiği için katılamadılar.. Bu yıl da Anayasa paketinden dolayı zorluklar oldu. O yüzden kendilerin haklı görüyoruz.
FESTİVALDEKİ ÖNEMLİ ŞEYLERDEN BİRİ DE FBA’NIN STANT AÇMASIYDI
Amerikalılardan da yoğun talep var mı? Onların izlenimleri nasıl?
En çok katılım onlardan zaten. Özellikle Türkiye’yi az çok duyup, bilen insanlar “kesinlikle gitmem gerekir” dediler. Geçen yıl burada bir ya da iki turizm firması vardı. Ben onlarla konuşmuştum. “Nasıl”? diye sordum. “Biz 4 günde bir yılda sattığımız Türkiye turunu sattık” dediler. Önemli şeylerden biri de FBA’nın burada stant açmasıydı. Türklere ne kadar güzel baktıklarını gösteren bir şey. Türkiye deyince Ortadoğu algılaması var veya biraz uzak gözüküyor. Problemler falan çok düşünülebiliyor ama FBA yanınızda olunca çok daha güzel şeyleri görebiliyorsunuz. Bizden daha iyi anlatıyorlar.
BAKİAD olarak neler yapıyorsunuz?
Özellikle Amerika’da, Kanada’da Türkiye’yi tanıtmaya çalışıyoruz. İnsanlara burada 5 yıl Türkiye’yi anlatmak yerine Türkiye’de 5 gün geçirtirseniz o Türkiye’nin kültürünü, misafirperverliğini görecektir. Bütünü ile Türkiye hakkındaki düşünceleri değişiyor. Benim işim bundan sonra buradakilerin arasından gerçekten Türkiye’ye gelmek isteyen insanlara yardımcı olmak. Bu insanlar seviyelerine, makamlarına göre Türkiye’de bazı eşdeğer insanlarla görüşmek istiyorlar. Bakanlardan, milletvekillerinden, gazetecilerden, yazarlardan, işadamlarından, üniversitelerden, hukukçulardan doktorlara kadar gelip de o seviyeden insanlarla görüşmek istiyorlar. Biz de bir araya getirmek istiyoruz. Organizasyonun Türkiye ayağını yapmaya çalışıyoruz.
Bu festivali düzenlemek kimin aklına geldi?
Pacifica Institute’den çıkmıştır. Orada konuşulan bir şeydi. En başta kurucu üyeleri İbrahim Barlas Bey ve Kemal Cem Bey inandılar. Buradaki insan kaynaklarını, Tük arkadaşların yoğunluğu, Amerikan hayat standartlarını bildiğimiz için böyle bir şeyin altından kalkamayacağımızı düşünmüştük. Ama onlar inandılar,arkasında durdular, gece gündüz çalıştılar. Bir süre kendi öz kaynaklarını çok ciddi manada kullanarak belli bir noktaya getirdikten sonra herkesi inandırdılar.
İlleri temsil eden maketlerin hepsi Türkiye’den mi geldi?
Geçen yıl Türkiye’den 17 konteynır gelmişti. Bu yıl da 5 konteynır gelecekti. Bunların hepsi gelemedi. Burada yapılan şeyler de oldu. Anlaştığımız profesyonel şirketin yaklaşık 40 kişilik elemanları geçen yıl festival kurulmadan buraya geldiler. Bunların içinde sanat yönetmenleri, inşaat ustaları, mimarlar, tasarımcılar vardı Hepsi birlikte gelip burada ürettikleri şeyler de oldu. Ama yüzde 80-90 Türkiye’den üretilip, konteynırlarla buraya taşındı.
KALİFORNİYA’DA TÜRK VARLIĞINDAN HABERİ OLMAYAN KALMADI
Bu festivalin bir amacı, bir çıkış noktası var mı?
Pacifica Institute her şeyden önce burada bir Türk – Amerikan Kültür Merkezi. Amerika’daki bu bölge, Türklerin yoğun yaşadığı ikinci bölge. Dolayısı ile Pacifica Institute şu ana kadar çok güzel projelere imza attı. Bunların hepsinde de ortak misyon olarak ülkenin tanıtımı, burada yaşayan insanları bu kültür içine entegre edebilmek. Festival açılışında İrvine Belediye Başkanı, “Burası bir kültürler mozaiği” dedi. Ama biz böyle bir festival yapmazsak belki de Türklerin varlığından çok da haberleri olmayacaktı.
Burada Japon ve Çinliler nüfus olarak daha fazlalar. Ama bizim festivalimiz sayesinde Kaliforniya’da Türk varlığından haberi olmayan bir toplum lideri yoktur. Herkesin haberi olmuştur. Buraya çok önemli insanlar geldi. Çok iyi bir reklam olmuş oldu. (Bitti)