Günay: İnönü Stadı asla genişletilemez
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Beşiktaş'ın İnönü Stadı'nı yenileme çalışmalarıyla ilgili olarak "Anıtlar Kurulu'nu dava ederim yinede o stadı genişletmem" diyor.
ABONE OLEzgi Başaran'ın ropörtajı:
İnönü Stadı niçin genişletilemez?
Benimki ne spor ne de stat karşıtlığı. Ama orası büyük bir stada uygun değil. Ancak kültür-sanat etkinlikleri için kullanılacak yahut da butik bir stat yapılacak bir yer. Asıl hayalim Akaretler gibi orayı da eski dokusuna kavuşturmak, bir kültür merkezine dönüştürmek. Fakat proje sahibi arkadaşlar stadı büyütmek, altına da 2 bin 500 araçlık otopark yapmak istiyorlar. Sadece 2 bin 500 araçlık bir otoparkın Boğaz trafiğini ne hale getirebileceğini düşünmek bile beni ürkütüyor.
Dolmabahçe zaten dolgu bir alan üstüne oturmuyor mu?
Tabii. Swissotel ve Gökkafes zaten Dolmabahçe Sarayı üzerinde ciddi tehlike oluşturuyor. İnönü Stadı’nı küçültmek yerine alanını genişletmek hem tarihe saygısızlık hem de İstanbul’un geleceğine haksızlıktır.
‘ Kuru kalkınmacılık’ yıktı
Stadı vakti zamanında bir şeye inat olarak yapmışlar dediniz. Cumhuriyet rejiminin Osmanlı mirasıyla hesaplaşma yöntemini mi ima ediyordunuz?
Tarih duyarsızlığı 1950’lerde bu ülkede yaşanmış. Bu sadece Osmanlı mirasına karşı değil, Roma’ya karşı da böyledir. Lütfi Kırdar, Dolmabahçe Kışlası’nı yıkıp, arkasına top sahası inşa etmiş. Menderes de Vatan Caddesi’ni tüm tarihi dokuyu yarıp geçerek yapmış. Yok birbirinden farkları. Demek istediğim, bu sadece Osmanlı karşıtı Cumhuriyet radikalliği değil. 1940-1950’lerdeki kuru kalkınmacı anlayışın sonucu.
Anıtlar Kurulu’nun stada onay vermesini neye bağlıyorsunuz?
Çokları bilmez ama Anıtlar Kurulu özerktir ama fatura bana çıkar. Halbuki benim sadece itiraz etme hakkım vardır. Anıtlar Kurulu, “Prensipte onay verdik, otopark gibi altbaşlıklar yoktu” dedi. İtiraz ettim.
Anıtlar Yüksek Kurulu’nda şimdi top… Onlar da onay verirse?
Mahkemeye giderim. Kendi kuruluyla mahkemeleşmiş bakan olurum. Yeni tahribata izin veremem.
Bana göre bir sermaye sahibiyle devlet adamı arasındaki restleşme izliyoruz. Yıldırım Demirören de mayısta kazmayı vuruyoruz diyor.
Göreceğiz! Durumu kamuoyuyla paylaşıyor, ciddi destek görüyorum. “Stadın deprem açısında problemi var” deseler karışamam. Ama genişletemezsiniz. Altına otopark, yamacına alışveriş merkezi yapamazsınız. Orayı rant merkezine dönüştüremezsiniz. İzin vermiyorum.
Gökkafes bir hukuksuzluk örneği olarak orada dururken, her şeyin bir yolu bulunur hissine kapılıyorum…
Gökkafes’in faturasını da bana çıkartmayın lütfen. Bakanlığımın maddi gücü yetse, hepsini kamulaştırır yıkarım. Gökkafes’i… Swissotel’i...
Beşiktaş camiasını karşınıza almak umurunuzda mı?
Elbette, bütün yurttaşlarımın duyarlılıkları umurumda. Beşiktaş nice okumuş yazmış insandan, seçkin yöneticilerden oluşan bir camia. Önerdiğim projeyi kabul etmeleri onların saygınlığını arttırır.
Siz tam olarak ne öneriyorsunuz?
Orayı bir kültür vahasına dönüştürelim. İşletmesi yine Beşiktaş kulubüne ait olsun ama stat başka bir yere yapılsın.
Koruma Kurulu raporu, Yerebatan Sarnıcı’nın tramvay trafiğinden ciddi şekilde etkilendiğini söylüyor.
Yakın zamanda bir çözüm bulunacak. Bir iyi adım atıldı: Sarnıç’ın üzerindeki Özel İdare binası kaldırıldı, çünkü o da bir baskı unsuruydu.
Peki tramvay? Topbaş güzergâhın değişmeyeceğini söyledi...
Hemen olması zor. Bir vadede Eminönü bölgesi değişecek, sadece lastik tekerlekli araçların gezebileceği bir yer olacak. Şimdilik tarihi dokuyu koruma ve turizm anlayışını dünyanın gerisinden takip ediyoruz. Bu açık. Ama son 7-8 yılda önemli mesafeler aldık, ama yetersiz.
Marmaray inşaatı da Topkapı Sarayı’nın Sur-i Sultani denilen dış cephesini çatlatmış. Ne olacak?
Teknik üniversiteden arkadaşlarımlarımla o duvarları inceledik. Sadece bir sarsıntı olduğunu ve tehlike oluşturmadığını söylediler.
Müzenin can kaybı olmasın diye boşaltılmasını istemediniz mi?
Can kaybı tehlikesi yoktu, çok küçük bir sarsıntı söz konusuydu.
Topkapı Sarayı yıkılıyor ve siz bize söylemiyor olabilir misiniz?
Allah esirgesin. Öyle bir şey olsa bu röportajı bırakıp, duvarlarından birine dayanmayı ve onunla birlikte yok olup gitmeyi tercih ederim! Şu anda Topkapı Sarayı, Marmaray nedeniyle tehlike altında değil, ama İstanbul’la ilgili deprem beklentisi tüm varlıklarımızı tehdit ediyor.
Bununla ilgili ne yapıyorsunuz?
Büyükşehir ve ilgili bakanlıklar çalışıyor ama Allah deprem göstermesin. Ne olacağını bilemem.
Marmaray’dan çıkan buluntular sizin için de ‘arkeolojik şey’ mi?
Bak şimdi! Elbette çok kıymetli o buluntular. Bazılarını Arkeoloji Müzesi’nde sergiliyoruz. Bir de yerinde müze yapma projemiz var.
AKM’den ümidi keselim mi?
Hayır, niye kesiyorsunuz?
Biz İstanbullular bıktık, önünden geçmek bile üzüyor artık…
Ben farklı mı hissediyorum sanıyorsunuz, üzülmüyor muyum? Bakanlığım döneminde belki de en büyük ve tek derdimdir.
İyice kestim ümidi şu anda!
AKM’nin gerçek hikâyesini kimse bilmiyor, bence kitap yapılmalı. 2008’in sonunda AKM’yi boşalttık ki bir an önce içine yapımcılar girsin, 2010 Kültür Başkenti’ne yetişsin. Daha önce AKM’nin yapımında görev yapmış Tabanlıoğlu firmasına hemen bir proje yaptırıldı. Yaklaşık maliyet 90 milyon liraydı. İhale edildi 2009’un sonlarında. 69 milyon lira veren bir şirket ihaleyi aldı. Bu arada Kültür Sanat-Sen adlı kuruluş yürütmeyi durdurmak için yargıya başvurdu. Bu sendikadaki arkadaşlarımızın itiraz ettikleri temel noktaları sıralayayım: AKM’nin girişine CD-kitap satış yeri koyarak Taksim’deki gençlerin buluşma yeri yapıyorsunuz dediler. Çatıda kafeterya olarak kullanılan mekân bir lokantaya dönüştürülecekti. ‘İstanbul’un zenginlerine lokanta yapamazsınız’ dediler.
Ve yargı, yürütmeyi durdurma kararı verdi…
Ve ardından iptal kararı. Biz tam başlayacaktık, 70 trilyonluk bütçe bulunmuştu. Her şey durdu. Bunu yapanlar sanatçı diyorlar kendilerine. Onları teşhir ediyorum. Türkiye’nin bunu bilmesi lazım. Faturayı bana değil, sanatçı geçinen arkadaşlara çıkarsınlar. Avrupa’da haftada iki gün, sadece temsil olduğu gün açık olan sanat merkezleri yok. Hepsi yaşayan mekânlar. Hepsine itiraz ettiler. Ve hayatlarında bir tane bile Avrupai sanat merkezi gördüğünden şüphe ettiğim idare mahkemesi yargıçları da yürütmeyi durdurma ve iptal kararları verdiler.
Tamirat yapıp hizmete açmak gibi bir seçenek yok muydu?
Tamiratın maliyeti de 50-60 milyon lira tutuyordu. Avrupa Kültür Başkenti Ajansı da bu parayı sadece tamirata vermeyiz dedi. Tıkandık.
E kaldı yani…
Şimdilik kaldı evet. Seçimden sonra bakacağız. Bunun sorumlusu ben değilim. İbret verici bir tutuculuk örneğidir. Sözüm ona sol giysiler giymiş insanlardan geliyor.
2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri içinize sindi mi?
İstanbul’da binlerce etkinlik yapıldı ama bu kadar çok etkinlik yapılacağına belki dünya çapında ses getirecek seçilmiş birkaç iş yapılsaydı… Çok şey yapıldı ama akılda kalmayacak bir çokluktu.
Bütçeyi de şeffaf şekilde kullanmadığı söyleniyor 2010 Ajansı’nın?
Şu anda Kültür Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Başbakanlık’ın müfettişleri inceleme yapıyorlar. Arkadaşların olumsuz bir kasıtla davrandıklarını sanmıyorum. Ama önemli bir bütçe kullanıldı. Böyle durumlarda çok şeyler olur. Ajans’ta benim bakanlığımın sadece bir temsilcisi vardı, onun dışında bağımsızdı.
Ucube krizi
Ucube krizini iyi yönettiğinizi düşünüyor musunuz?
Hayır. İyi yönetmiş olsam bu soruyu sormazdın herhalde. Orada bir iletişimsizlik oldu.
‘Başbakan öyle demek istememişti’ konuşmanızı geri almak ister miydiniz?
Hayır almam. Basın beni yanlış anladı. Söylediklerimin metnini okuyun. Ama bunu yeniden açmak istemiyorum, kapatalım lütfen.
Andy-AR anketine göre ucube krizinde takındığınız tavır halk nezdinde beğenilmiş. Şaşırdım…
Parti militanlarını bırakın, ortalama vatandaşı dinleyin. Bir sanat eserine kötü söz söylenmesini istemedim. Ben Kültür Bakanıyım, Savunma Bakanı değilim ki. Gayret gösterdim ama olmadı. Bunu CHP ve MHP’deki fanatikler görmemiş olabilir ama halk görüyor. Sanatçının kırılmasını istemedim. İyi niyetli birşey yapmak istedim.
Mehmet Aksoy’la hâlâ dost musunuz?
Tabii ki. Şimdi mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı aldı.
Bu krizle ilgili sizin için “Allah kimseyi onun durumuna düşürmesin” diyen Arınç’a kırıldınız mı?
Bana bir laf söyletmeye çalışıyorsun ama söylemem.
Siyaseti bırakacağınıza dair bir söylenti çıktı. Neden?
Geçmiş yıllarda istifa etmiş adamım birkaç sefer. Ayağına basalım, kafasını kızdırırsak istifa eder diye düşünenler olmuş olabilir. Herkesin bir olgunluk çağı var. Bırakmıyorum.
Benim kitlem 30'lu yaşlarındakiler
Geriye dönüp baktığınızda iyi ki AKP’ye katılmışım diyor musunuz?
Öğrencilik yıllarımdan itibaren siyasetin içindeydim ama siyaset benim için kürsüde konuşmak dışında birşey ifade etmiyordu. Vaktimin bir bölümü gözaltılarla geçti. Bir kısmı da CHP’deki parti içi çekişmelerle. 2004’ten itibaren CHP’yle hiç bir bağlantım kalmadığı gibi beni destekleyen herkes cezalandırılmıştı. Benim için önümde iki yol vardı; ya başka bir çatıda siyasete devam edecektim ya da köşeme çekilip kitap yazacaktım. Birincisini seçtim.
Niye AKP?
AKP yepyeni bir parti. Japonya’daki depremden sonra herkes gibi ben de 99 depremini düşündüm. O gün ‘Türkiye’de hiçbirşey eskisi gibi olmayacak’ demiştim. Gerçekten de olmadı. AKP o yıkıntılardan doğmuş, zamanın ruhunu yakalamış bir siyasi harekettir. Köhne particilik yapmadığı, yeni birşey söylediği için aynı yolda yürüdüm.
Siz AKP’yi benimsemişsiniz, onlar size benimsedi mi? Yoksa hala eski bir CHP’li misiniz?
Benim kitlem siyasi hayatına AKP’de başlamış 30’lu yaşlarındaki kişiler. Çünkü siyasetin o eski yapısından bıktım.
Sizin CHP’ye karşı eleştirileriniz daha çok acıtıyor gibi geliyor…
E tabii. Benim CHP’de çok karşılığım vardır, beni dinleyen çok insan çıkar. Derinde bir yerde haklı olduğumu biliyorlar. Benim tezlerimi kabul etselerdi şu anda bu halde olmazlardı zaten. Kendilerini ve tarihlerini inkar ettiler. 12 Mart’ı yaşamış bir CHP’nin tarihi doğru okuyamamasının sonuçlarını tecrübe ediyorlar.
Ertuğrul Kulesi mi yapmış?
Sevan Nişanyan’ın evlerinin yıkımını engellediniz. Onu kurtarmayı niye bu kadar beklediniz?
Onun kurtarılacak hali yok, Nişanyan’dan Allah bizi kurtarsın! Şaka tabii. Benim bu latifeme o alınmaz diye yapıyorum. Kendisi son derece sivri dilli bir insan ve bir diyalogsuzluk yaratmış. Yaptığı işlerin çoğu makul ve zarif. Bazı şişmeler olmuş, onları törpüleyeceğine söz verdi. İşi ticarileştirdiği de olmuş, bu da bir gerçek. Bir de bir kule dikmiş ki…
Siz rahatsız oldunuz diye kulenin ismini değiştirmiş şimdi…
Ne yapmış, Ertuğrul Kulesi mi?
Yok Kuşları Gözetleme Kulesi…
İyi bari. Şirince müthiş bir yer. Toskana gibi. Çok önemsiyorum. İlk gördüğümde ben de şurada 100 metrekare yer sahibi olsam da hayatımı burada geçirsem demiştim. Ama sadece Nişanyan’la ilgili olmayan, köyün meydanında, diğer yapılarda da bir savrukluk var.