Topbaş'a kırgın, Erdoğan'ı bekliyor

Müzayedeler... Halkımızın ilgilendiği bir pazar değil. Fakat bu sektör hızla büyüyor. Antika meraklısı,tutkunu kaçırmıyor ama ünlü müzayedeci Erdoğan'ı bekliyor.

ABONE OL
GİRİŞ 14.04.2011 12:47 GÜNCELLEME 14.04.2011 12:47 RÖPORTAJ
Topbaş'a kırgın, Erdoğan'ı bekliyor

Nursel Tozkoparan'ın röportajı

Müzayede; daha önceden satılacağı haber verilen kıymetli eşya, antika ya da belgelerin açık artırma yöntemiyle satılmasıdır.
Müzayedenin ne olduğunu bilmesine biliyorum ama bugüne kadar hiçbir müzayedeye gitmedim.
Sebebi tamamen müzayedelere biçilen imaj olduğunu düşünüyorum. Sadece yüksek gelirli kişilerin ya da belirli grupların katılacağı bir etkinlik gibi biliniyor. Gerek yazılı basında gerekse görsel basında yer alan müzayede haberlerinde hep yüksek meblağlı satışlardan ve eserlerden bahsediliyor.  Oysa öyle olmadığını bu sohbette öğrenmiş oldum… Milyon dolarlık eserler olduğu gibi 500 bin liralıkta eser bulunabiliyor.
Dolayısıyla bilmediğim ama merak ettiğim bir sektör Müzayedecilik.
Bali Müzayede Evinin sahipleri Hakan-Serkan Bali kardeşlerin kapısını çaldım.
Alışkanlık olmalı, önce Türk kahvesi sonra sohbet…
Eserleri değerli kılan nedir? Her eser, antika olabilir mi?
Sanat eserlerini evimizde bulundurabilir miyiz?
Gerçek değerlerini nasıl öğrenebiliriz?
Herkes müzayedeye katılabilir mi?
Siyasilerin müzayedelere ilgisi… Aklıma ne geldiyse sordum, cevabımı da aldım elbette…
Bali kardeşleri mutlu eden, müzayedelere katılımın her yıl artış göstermesi.
Ama bugüne kadar hiçbir başbakanın ya da cumhurbaşkanının müzayedeye katılmamasına gönül koyuyorlar. Özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan’dan böyle bir beklentileri var.
Bali; ilkbahar müzayedesini 28 Mayısta gerçekleştirecek. Ben kesin ordayım. Umarım Başbakanımızda orda olur. Müzayede de yer alacak eserler 17 Mayıstan itibaren Bali Art Galeri sergi salonunda sergilenecek… Belli mi olur belki ben de açık artırmaya katılırım…


BİR ESER 100 SENEDE ANTİKA OLUR

Bir eserin antika olması için hangi özelliklere sahip olması gerekir, her eser antika olabilir mi?
Halk arasında bir eser ya da bir sanatsal faaliyet 100 seneyi aşınca mutlaka antika olur diye yanlış bir inanış var. Tabi ki zaman geçmesi gerekiyor ama bu farazi bir şey. Daha yakın zamanda yaşamakta olan veya yaşlılığında olan üstatlarımızın, sanatçılarımızın eserleri günümüzde de inanılmaz rakamlarla satılıyor. Antika değil de sanat eserleri diye bakmak lazım. Antika artık eski bir kelime oldu. 

Antika ile sanat eserleri arasındaki fark nedir?
Bir ülkenin eski yüzyıllardaki porselenleri, cam sanatları, kâğıt üzerindeki sanatları, resim sanatı, müziğini içine alan bir sıfat oluyor antika. Yani eskimiş, eski yüzyıllardan bize gelen eserler anlamında kullanılıyor kanaatime göre. Biz, hangi yüzyılda olursa olsun o dönemde gerçekten sanatçı kişiliği ile öne çıkmış, bir elden üretilmiş eserlere 'sanat eseri' diyoruz ve bunların günümüze taşındığı zaman değerinin olabileceğini söylüyoruz.

Mesela 5 yıl önce yapılmış eser de sanat eseridir yani...
Tabii... Biz Bali Müzayede olarak yaşayan sanatçıların fuarlarda, kendi galerilerimizde sergilerini açıyoruz. Hem de daha önce hayatını kaybetmiş sanatçıların eserlerini ve güncel sanatçılarımızın eserlerini müzayede yöntemiyle de koleksiyon olarak satıyoruz. İkisinin ayrıldığı nokta güncel sanat eserleri 'yani çağdaş' sanat eserleri var, bir de geçmişten günümüze intikal eden sanat eserleri var.

KOLEKSİYONERLİK İÇİN MÜZEYE KAYIT OLMAK GEREKLİ

Diyelim ki benim elimde bir tarihi eser var. Bu eseri evimde bulundurabilir miyim? Ruhsat almak mı gerekiyor?
Yüz seneyi aşan eserleri korumak maksadıyla devletin bir kanunu var. Bu kanun kapsamında eğer siz koleksiyoner olmak istiyorsanız müzeye kayıt olmanız gerekiyor. Sahip olduğunuz eseri de müzeye kayıt ettirmeniz gerekiyor. Aslında eser sahibi devlet oluyor siz onu koruyan kişi oluyorsunuz.

Peki; insanlar, ellerindeki tarihi eserlerin gerçek değerini nasıl öğrenebilirler?
Müzayede evleri çok bilgili insanlarla donanmış mekanlar, oralardan iyi bir sonuç alırsınız. Zaten biz telefonla bile artık işin yüzde doksanını çözüyoruz. Eğer o eser çok önemliyse, ekspertiz de gerekiyorsa ve eser taşınamayacak haldeyse gidip yardımcı olmaya çalışıyoruz. Taşınabilir eserse bir randevu alıp getiriyorlar ve bir dakika içinde ekspertiz gelip söylüyor. Günümüzde gayet kolay bu işler. 

Siz bu işe nasıl başladınız? Baba mesleğini devam mı ettirmek istediniz? Babanızın döneminde müzayedecilik başlamış mıydı?
1960’lı yıllardan itibaren babamız -İsmail Bali- bu işle uğraşmaya başlamış. 1970’de Hakan Sanat Galerisi’ni açmış. Orada özellikle resim konusunda çok isim yapmış babam. Zaten 70’li yıllarda, kolleksiyoner sayısı çok az. Resim piyasası yok denecek kadar küçük. Yıllık işlem hacmi birkaç yüz bin dolar. Normalde ben elektrik mühendisiyim. Ama babamızı erken kaybettik. Üç kardeş ve annem bu sektörde iyi bir yere gelmek için çalışmaya başladık. Zaten yürüyen bir çark vardı, galeriler vardı onları da devraldık. Biz bir aile şirketiyiz, ortağımız yok. Ailecek çalışıyoruz ve bu günlere de getirdik Allah’a şükürler olsun.

Müzayedeye katılma şartları nedir?
Bizim call centerimizi arayıp elinizdeki eserin ne olduğunu söylüyorsunuz. İşte gümüş bir eser var, tombak var, bir hat yazı var, cam bir eser var, İznik porselen bir tabak var diye… Fransız, İngiliz bir eser de olabilir. Eşya olabilir, mobilya olabilir, oturma takımı olabilir. Bize müracaat edilmesi yeterli. 

Müracaat yerleri müzayede evleri midir? Başka yerler de var mıdır?
En iyi değerlendirebileceğiniz yer müzayede evleridir. Çünkü biz size gerçek değerini veririz. Biz eserinizi sizden alıyoruz, “Değeri 8–10 bin lira aralığında olmalı” diyoruz. Bu bedelle sizle bir kontrat yapıyoruz, eserinizi en iyi şartlarda satmak üzere teslim alıyoruz. Ve bu hizmetin karşılığında çok cüzi bir komisyon alıyoruz. İçiniz, gönlünüz o kadar rahat ki.

Neden?
Çünkü biz size 8-10 bin TL olduğunu söylüyoruz ve özendirici olsun diye 6-7 bin TL gibi bir bedelle müzayedeye çıkartıyoruz. Sizinle zaten baştan yaptığımız anlaşmada bir rakam var, bu rakama ulaşmadıkça satış imkânımız yok. Çünkü siz bizi öyle yetkilendiriyorsunuz. Zaten başından beri biliyorsunuz ki sizin kandırılma imkânınız yok. Benim eserimi ucuza sattılar diye kuşku duymazsınız. O eser o gün o müzayedeye çıkacak ve açık artırma ile satılacak. Bütün kamuoyuna duyurulmuş ve kimin geleceği de belli değil. Bizi denetleyen dört tane müze var. Onlara da deklare ediyoruz, Kültür Bakanlığı’na deklare ediyoruz, onlardan izin alıyoruz. Eserleri tek tek kontrol ediyorlar. Hiçbir şüphesi yok alıcının da satıcının da.

Peki, müzayedelerin mevsimleri var mıdır?
Tabi ki bir mevsimimiz var. Ekim ayının başından başlayan Mayıs ayının sonunda da biten bir takvimimiz var. Yaz aylarında bu iş olmuyor. Dünyada zaten kapalı, Türkiye’de de rölantide giden bir şey.

Müzayedeler yılda kaç defa oluyor?
Bizim yılbaşı öncesi ve yılbaşı sonrası takvimimiz var. Sezonda iki müzayede yapıyoruz. Bizim sezonumuz okulların açıldığı gün açılıyor okulların kapandığı gün bitiyor.

Müzayede öncesinde nasıl bir hazırlanma sürecinden geçiyorsunuz?
28 Mayıs 2011 de müzayedemiz var, onun hazırlığını anlatayım size. Klasik, çağdaş ve ayrıca eski eserlerle yani hatlar, fermanlar, tuğralı gümüşler, oryantalist resimler, klasik Türk ressamlarının eserlerinin yer alacağı iki ayrı katalog yapmayı planlıyoruz bu müzayede de. Birinci katalog çağdaş ve modern Türk resimlerinin çok önemli üstatlarının yer alacağı modern resim müzayedesi. İkincisi de klasik sanat eserlerinin ile karma sanat eserlerinin yer aldığı müzayede olacak. Birincisinde iddialı konuşabilirim. Modern Türk resminin çok önemli sanatçıları Ferruh Başar, Semih Turhan, Necat Bilgiç, Avni Arbaş, Burhan Doğançay’ın eserleri yer alacak.

OSMANLI SANAT ESERLERİNE ÇOK BÜYÜK BİR İLGİ BAŞLADI

Bunları nasıl toparlıyorsunuz? Nasıl hazırlanıyorsunuz?
Bu hemen böyle birkaç günde değil, aylar süren ve bir birini izleyen şeyler. Tabi arz talep meselesi.  Mesela son birkaç senedir Osmanlı eserlerinin satışları çok zayıf gidiyor. Yani tuğralı gümüş, hat yazılarının satışları biraz yavaşlamıştı. Özellikle son 2-3 senedir çağdaş modern Türk resminin eserleri hit yapmıştı. Şimdi çağdaş modern Türk resimlerinin satışları yine aynen devam ediyor. Bunun bir modası var, biz de anlayamıyoruz. Bazen bazıları biraz duraksıyor, bazıları yükseliyor. Aslında eser hiçbir zaman değer kaybetmiyor ama alıcısı kafasını biraz başka şeye çevirince sanki o unutuldu gibi oluyor ama ona yine mutlaka sıra geliyor. Şu anda Osmanlı sanat eserlerine yine çok büyük bir ilgi başladı.

“Muhteşem Yüzyıl” dizisinin etkisi olabilir mi?
Hayır. Bir etkisinin olduğunu sanmıyorum…

GÜN GEÇTİKÇE ŞİRKET SAYISI ÇOĞALIYOR

Müzayedelere katılımda bir artış söz konusu mu?
Elbette…Gün geçtikçe müzayede şirketi sayısı da çoğalıyor. Avrupa ile kıyaslamak istemiyorum ama Paris’te yüzlerce müzayede şirketi var. İstanbul da ise 1980’li yıllarda üç tane iken 2000’li yıllara geldiğimizde 15-20’lere ulaştık. 2010’larda biz de herhalde 40’lara falan vardık. Bunlar müzayede şirketi. Sanat galerisi sayısı da artıyor, antikacılar artıyor.

Müzayede sektörünün büyümesini neye bağlıyorsunuz?
Bu sektörel büyümenin sonucudur bence. Bu biraz zevke keder bir şeydir. Siz ne zaman koleksiyoner olursunuz, gelir düzeyiniz iyi olur ondan sonra bir dönemin sevdiğiniz eserlerini toplayacağınız bir şey yaratırsınız kendinize. Çünkü rahat olduğunuz zaman bunu düşünebilirsiniz. Siz şimdi ayın sonunu zor getiriyorsanız nasıl sanat eseri alıp da koleksiyonculuk yapacaksınız! 

AK PARTİ İŞİMİZE ENGEL OLMADI, AMA KOLAYLAŞTIRMADI DA

Ak Parti hükümetinin sanatla ilgilenmediği, sanattan anlamadığı doğrultusunda eleştiriler var. Buna katılıyor musunuz? Yani bu iktidarın sanata katkısı yok mu?
Hangi hükümet ne zaman ele almış bu konuyu da inanılmaz faaliyetler yapmış, ya da AK Parti yapmamış? Onu bilmiyorum. Bence yanlış anlatılıyor. Ben 70’den beri yani doğduğumdan beri bu işin içinde olan bir insanım. AK Parti iktidarının bizim işimize engel teşkil edecek şeyler yaptığını hiç görmedim. Bize hiçbir yolda engel koymadılar.

Peki kolaylaştırıcı bir şey yaptılar mı?
Yok. Ama zaten bunu hiç kimse de yapmadı. Tek sorun bu kültür başkenti adı altında sanatımızı tanıtacak faaliyetlerde eksiklik olması.

Ne eksik kaldı?
Dünyaya damgasını vuracak şeyler yapabilirdik. Bütçesi çok olmasına rağmen doğru düzgün bir şey yapamadılar. Sadece ilanlar ve reklamlarla olmuyor. Dünyada Galatasaray’ın şampiyon olması kadar bile bir etkisi olmadı. İnanın bana Fransa’da bir Louvre Müzesi üç beş senede bir sanki yeni bir şeymiş gibi boyayıp boyayıp yeniden satıyorlar. Bizim elimizde resim, heykel müzeleri var, onların durumları kötü. İnanın çok değerli sanatçılarımız var. Mesela resim, heykel müzesinin elindekilerin yüzde birini bile sergileyecek yeri yok. Hepsi istif edilmiş, depolanmış. Bunlar çok ufak desteklerle çözülecek şeyler. Yüz yıllar boyu Osmanlı’dan gelen o güzelim eserler bizi dünyada nerelere taşır. Oradaki o kırık porselen parçası bile doğru tanıtılsa ve anlatılsa dünya kamuoyuna düşersiniz. Sanatla çok inanılmaz yerlere ulaşırsınız. Ama işte o silahlar doğru kullanılırsa.

BAŞBAKAN BUGÜNE KADAR HİÇBİR MÜZAYEDEYE GELMEDİ

Hiçbir müzayedenize Başbakanı ya da Cumhurbaşkanını davet ettiniz mi?
Hepsini davet ediyoruz.

Geldiler mi peki bu güne kadar?
Gelmediler. Ama hiçbir müzayedeye de gitmediler, onun için alınmıyorum. 2002’de bir antika fuarı olmuştu ona Başbakan’ımız gelmişti. Kültür Bakamınız bazı özel koleksiyon açılışlarına, müzayede demeyelim de, büyük organizasyonlara geliyor. Yerel belediye başkanlarımızın da katkıları oluyor. Kadir Topbaş benim ağabeyimdir mesela ama gelmedi. Dargınım O’na. 15 yıl komşu olmuşuz. Hem belediye başkanı olarak hem de dostum olarak gelmesi lazım. İnşallah bu sefer artık gelir.

Buradan davetinizi yenileyelim ne dersiniz?
Tabi onların gelmesi inanılmaz potansiyeller yaratır. Zaten ilgili insanlara o ya da bu şekilde satıyoruz ama büyük haberler olsun, işte başbakanımız geldi hatta bir sanat eseri aldı evine, şöyle bir sanat eseri aldı gibi haberler yapılsın. Tekrar sesleniyorum, Devlet büyüklerimiz ne olur sadece bir kaç saatliğine bir açılışımıza, bir müzayedeye gelip keyifli kahvelerini içerken bu ne kadar güzel, ne kadara satıldı, hadi ben de bir şey alayım demeleri ve yapacakları ufak bir hareket bile inanılmaz bir şey olur.

İKTİDARIN MÜZAYEDEYE GELMESİ LAZIM

Eski başbakanlardan müzayedelere gelen oldu mu?
Yok. Ama bu iktidarın yapmaması üzücü. Her şeyi yapıyorlar. Biraz ilgi ile çok büyük engeller aşılır diye düşünüyorum. Yaparlarsa çok güzel olur.

Siz genç sanatçılara da yer verdiğinizi söylediniz. Bunlardan ümit vadeden var mı?
Benim bünyemde Haluk Özden, Ümit Yazıcı gibi genç sanatçılarım var. Biz artık bu sanatsal sektörde büyük organizasyonlar yaptığımız için biraz seçiciyiz

Kriterleriniz nedir?
Akademiden hemen mezun olmuş, bir şeyler yapıyor çiziyor, o sanatçıyı alayım satayım biraz zor. Belirli seviyelerle dışarıdan destek alması gerekiyor, ondan sonra oluşuyor bu iş.

Eser seçerken sanatçıya mı bakıyorsunuz esere mi bakıyorsunuz?
Sanatçı birinci planda. Sanatçının hangi dönem ve hangi eseri olduğu da çok çok önemli. Her sanatçının her ebattaki bir yapıtı aynı değerde değil. Onlar da bir sürü unsura bağlı. Müzikten örnek vereyim; bir sanatçı her gün aynı performansla bir şarkıyı söyleyebilir mi? Bazen o kadar güzel söyler ama bazen sesi rahatsızdır ya da kafası iyi değildir o zaman çok kötü bir performansla söyler.

Türkiye’deki müzayede kültürü zayıf mı?
Türkiye’deki müzayede kültürü zayıf değil. Gittikçe büyüyen bir sektör. 1980’li yıllarda yıllık bütçe 3-5 milyon dolarlıktı. 2010-2011 Türkiye’sinde ise sanatsal piyasada galeriler, antikacılar, müzayede şirketleri, kişisel sergiler her şey 100 milyon Dolar. 30-40 katı fark var. Aslında çok güzel geliyor kulağa. Ama ne kadar komik olduğunu da şimdi söylüyorum. Sadece Avrupa ve Amerika’da bir eser 100 milyon Dolar. Dünyada çok büyük üç müzayede şirketi var; Sotheby’s,  Christie's, Bonhams. Dünyada 40’ar, 50’şer şubeleri olan üç büyük müzayede şirketi bunlar. Bu üç şirketin sanat eseri ciroları Sotheby’s, 10 milyar Dolar, Christie's 9 milyar Dolar ve 6 milyar Dolar ile de Bonhams geliyor. Bunlar devasa dünya şirketleri, Londra’da, Paris’te dev işleri olan dünya şirketleri. Bizde çok yavaş gidiyor, hatta son zamanlarda çağdaş resimde çok acayip fiyatlar var deniyor ama sektör bu kadar işte, 100 milyon Dolar. Burada iki milyon Dolara bir resim satıldı işte böyle bir fiyat mı olur? diye eleştiriler oluyor. Biz kendimize inanmıyoruz bir kere. İşte İranlı sanatçı, Ürdünlü sanatçı 10 milyon Dolar ediyor. Biz de olamaz öyle şey, manipülasyon vardır onda diyorlar. Bunların da bence önüne geçmek lazım.

Haber 7