Ensarioğlu: PKK ve BDP çözümden korkuyor
AK Parti, 80 yıllık bir tabuyu yıktı ve Kürtlerin kimliğini inkar eden politikaya son verdi. Devrim niteliğinde reformlara imza atan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki AK Parti, BDP ve PKK'nın temel dayanaklarını bir bir ortadan kaldıracak adımlar atmaya devam ediyor.
ABONE OLÖmer Süt'ün röportajı
Kürt Sorunu nereden nereye geldi? 2005 yılında cesur bir çıkış yapan Başbakan Erdoğan'ın amacı ne? Geçtiğimiz Eylül ayının sonlarında gerçekleştirilen AK Parti Kongresi'nde Başbakan'ın Kürt vatandaşlara verdiği mesajları nasıl yorumlamak gerekiyor? Hükümet, Doğu'da yaşayan halkı memnun etmek gibi bir düşüncesi varken Batı'da yaşayanların tepkisi ile karşılaşmıyor mu? Kürtlere anadilde eğitim hakkı verilirse ülke bölünmeye mi gider? Peki, BDP ve PKK en çok neden korkuyor?
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu yaptığı cesur ve içten değerlendirmeleriyle Kürt Sorunu'nun dünü ve bugünüyle ilgili açıklamalarda bulundu. Haber7.com editörlerinden Ömer Süt'ü Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki makamında ağırlayan Ensarioğlu, zaman zaman özeleştiride de bulundu.
İşte birçok vatandaşın kafasındaki sorulara da cevap veren, Ensarioğlu'nun o açıklamaları:
AK Parti Hükümeti'nin Kürt Sorunu'na bakışı ile eski hükümetlerin bakışı arasında ne gibi bir farklılık var?
“SİYASİ İKTİDAR RİSK ALDI”
AK Parti Hükümeti'nde Kürt sorununun çözümünde şimdiye kadarki iktidarların bakışlarından farklı bir bakış var. Eskiden bu bir terör sorunudur, bu sorun güvenlikçi metotlarla çözülmesi gerekiyor, güvenlik güçleri de bu sorunla uğraşıp dursun, anlayışı hakimdi. Son 30 senede binlerce insan öldü, ülkenin yüz milyarca dolar parası heba oldu, ülke enerjisini bu meseleyle tüketti. Ama dönüp baktığımızda sorun hala devam ediyor. PKK'nın gücü karşı şiddetle zayıflamadığı gibi, hukuk dışı yöntemlerin terörle mücadelede kullanılmasıyla teröre dayanacağı bir kaynak sağladı. İlk defa bir siyasi iktidar, risk aldı. Başbakan Erdoğan'ın ‘Kürt Sorunu vardır' çıkışı büyük cesaret gerektiren, içi risklerle dolu bir çıkıştı.
80 YILLIK İNKAR POLİTİKASI SON BULDU
Nedir bu sözün anlamı?
Bu çıkış aynı zamanda 80 yıllık inkar politikasının son bulmasıdır. Artık devletimiz, Kürt halkının varlığını kabul etmiştir.
Peki, devletin bunu kabul etmesinin en büyük göstergesi nedir?
“REFORMLARA DEVAM EDİLECEK”
AK Parti Hükümeti, önümüzdeki günlerde bununla ilgili olarak ne gibi çalışmalar içerisine girecek?
3,5 yıldır ifadeleri alınamayan KCK tutukluların ifadelerini verebilmesi için, farklı dillerde savunma yapılabilmesi açısından AK Parti'nin son kongresinde bunu da çözüleceğinin sinyalleri verildi. Öte yandan yine son kongrede Başbakan Erdoğan, insanların kendi dillerinde kamusal alanda hizmet görebilmesini sağlayacak bir düzenlemenin sağlanacağını dile getirdi.
BAŞBAKAN'DAN AÇIK ÇEK
Kongreden söz açılmışken şunu sormadan edemeyeceğim. Başbakan Erdoğan'ın, Kürt vatandaşlarımıza verdiği mesajı nasıl yorumluyorsunuz?
Başbakan Erdoğan, Kürt sorunun çözümü için beyaz bir sayfa ortaya koyacağını, bunu da Kürt vatandaşlarımızla beraber dolduralım, mesajını net bir şekilde ortaya koydu. İyi niyet, ve samimiyet dolu bu sözleriyle Başbakan Erdoğan, bölge halkına açık bir çek sundu. Bütün bunlara rağmen Kürt muhalefetinin takındığı tavır da ortadadır.
“BATI'NIN HASSASİYETLERİNE DUYARLIYIZ”
Hükümet bunları yaparken büyük risk almadı mı? Doğu'da yaşayan halkı memnun etmek gibi bir düşüncesi varken Batı'da yaşayanların tepkisi ile karşılaşmıyor mu?
Reformları yapıp, hayata geçirmek risklidir. Bir tarafta ulusalcı ve milletçilerden tepki alırsınız, bir taraftan da Kürt hareketi sizin aleyhinize çalışır. Doğru bir yol izlediğinize inanıyorsanız, tepkileri siniye çekmeye hazırsınız, demektir. Batı'daki halkın tepkilerini yönetmek zorundayız. Bir sorunu hallederken başka bir sorunu yaratmamakla mükellef olmalıyız. Dengeleri korumak öyle dışarıdan bakıldığı gibi kolay bir iş değil…
Ege, Karadeniz, Marmara ya da Akdeniz'de yaşayanların en büyük kaygısı ülke toprakları bölünecek mi, kaygısıdır.
“KÜRTLER ANADİLDE EĞİTİM İSTİYOR”
Kürtler tam olarak ne istiyor o halde?
Kürt Sorunu, 2005 yılına kadar etnik bir kimliğin inkarı sorunuydu. Geldiğimiz noktada ise, bu sorunu şöyle tanımlamak gerekiyor: Bu etnik kimliğin hakları sorunudur. Kürtler, bu haklar çerçevesinde eşit, özgür yurttaş olmak istiyor. İnsan hakları çerçevesinde herkesin kabul ettiği haklar vardır. Kürtler en başta, etnik kimliğin olmazsa olmazı olan dilini istiyor. Kürtler, dilinin üzerindeki baskıların kalmasını ve gelişmesini istiyor. Yani Kürtlerin en büyük arzusu ‘anadilde eğitim'dir.
Kürtçe'nin seçmeli ders olarak kabul edilmesi ‘anadilde eğitim'in bir işaretçisi mi?
AK Parti'nin Kürtçe'yle ilgili olarak yaptığı reformlar çok değerli reformlardır ve bunlar anadilde eğitimin temelini oluşturuyor. Bir dil resmi dil değilse, eğitim bir dil değilse, Pazar dili değilse o dili koruyamazsınız. O dili korumak da devletin görevleri arasındadır. Şunu da belirtmek gerekiyor, Kürtlerin resmi dil talebi yok. Siz Kürtçe'yi eğitim dili yaparsınız, buna da talep olmazsa o zaman sizin yapabileceğiniz bir şey olamaz. Ama bu hakkı vermemek, karşı durmak, vermemek çözüm değildir.
“ANADİLDE EĞİTİM NEDEN BENİM ÜLKEMDE OLMASIN”
Peki dünyada anadilde eğitim örnekleri var mı?
Papau Ginesi'nden Hindistan'a, İspanya'dan Belçika'ya, Irak'tan Özbekistan'a, Azerbaycan'dan İngiltere'ye kadar anayasalarda ana dille ilgili özel başlık vardır. Benim ülkemin anayasasında neden olmasın. Kürtler bu hakkı ısrarla istiyor, bunun karşısında durmak bize bir şey kazandırmıyor. Keşke kazandırsa…
PKK'NIN DAYANAKLARI ORTADAN KALDIRILIYOR
Yerel yönetimler konusunda hükümetin bir çalışması var mı?
Bununla ilgili olarak çok ciddi çalışmalarımız var. Yüzde 10 barajının düşürülmesi ve yer yöre adlarının geri verilmesiyle ilgili çalışmalarımız da var. Ufak tefek birkaç reform kaldı aslında. Bunları çözersek, PKK varlığını dayandıracağı haklı bir gerekçe bulamaz.
“BDP'NİN MODELİ GERİCİ VE UYGULANAMAZ”
AK Parti'nin yerel yönetimler ilgili yaptığı çalışmalar, BDP'nin istediği ‘özerklik modeli'yle örtüşüyor mu?
BDP'nin ‘Demokratik Özerklik Modeli' ideolojik ve geri bir model olduğu gibi, uygulanabilirliği de mümkün değildir. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, yetkilerin yerele devri, insanların kendi kendini yönetme isteği, uygulanabilir istekler. AK Parti'nin tam da yaptığı budur ama bunu uygulanabilir bir şekilde tasarlıyoruz. Avrupa Yerel Yönetimler'in ‘özerklik' şartını yerine getirecek şekilde düzenlemeler yapacağız. Eğer BDP'liler bu konuda samimilerse bu modelimize destek vermeleri gerekiyor.
Bu model sadece Doğu ve Güneydoğu'da mı uygulanabilecek?
Modeli, Türkiye'nin tamamını kapsayacak bir idari yapıya kavuşturmak mümkün.
“BAŞBAKAN'IN SAMİMİYETİ SORGULANAMAZ”
Tüm olanlara rağmen hala AK Parti Hükümeti ve Başbakan eleştiriliyor…
“HATA OLMADAN ÇÖZÜM OLMAZ”
AK Parti bu adımları atarken hiç mi yanlış yapmadı?
Yapmaz olur mu? İnsanın olduğu her yerde yanlış olur. Bir olaya eleştirel bir bakış açısı getirecekseniz, samimiyet ve kararlılık ilkelerini göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Hataları da konuşmak lazım. Hata olmadan çözüm olmaz ama bu hata tek taraflı mıydı? Hataları bu kadar risk alan bu hükümet mi yaptı ya da hatalar kasıtlı mıydı? Bunun karşısında olan siyasal muhalefet ne kadar iyi niyetliydi ve katkı sundu. Olaya bir de bu açıdan bakmamız lazım. Bütün bu olanlara rağmen, süreci devam ettirmek zorundayız.
“HALKIMIZ KİMİN NE OLDUĞUNU GÖRECEK”
Kürt Sorunu'na MHP, BDP ya da CHP'nin katkısı olmasa da AK Parti sorunu çözmeye kararlı mı?
Bunlar destek verildi de biz mi almadık? Halkımız kimin iyi niyetli kimin kötü niyetli olduğunu görecek. Bunu Meclis'e de taşıyacağız. Biz sorunun çözümü için gösterdiğimiz çabayı sürdürmek zorundayız.
“PKK VE BDP ÇÖZÜMDEN KORKUYOR”
Gerek BDP içerisinde gerekse PKK içerisinde AK Parti'ye saldırılar var. Bu saldırıların temel dayanağı ne?
Aşırı saldırının nedeni çözüm kaygısındandır. Bazıları siyasi varlıklarını ortadan kaldıracak çözümlerden korkuyor. BDP ve PKK içerisinde Kürt Sorunu'nun da ötesinde ideolojik hedefleri olanlar var. Bunlar da yetkin ve güçlüdür.
Kimdir bunlar?
Ayrı bir tartışmaya sebep olmasın diye sınıflandırmak istemiyorum.
BARZANİ BDP'NİN KONGRESİNDE NEDEN YOKTU?
Mesut Barzani AK Parti'nin kongresinde vardır ancak BDP'nin kongresinde yoktu. Bunu nasıl yorumlamak gerekir?
Ne BDP ne de PKK hiçbir zaman Mesut Barzani'yi sevmedi. Barzani, Kürtler için önemli bir figürdür, saygın bir kişiliktir. Barzani, Kürtleri satmak bağlamında Türkiye ile ilişki kurmadı, gerçek dostluk çerçevesinde Türkiye ile ilişki içerisinde oldu. Kürt Sorunu'nun silah ve şiddetten arınmasını savunan Barzani, Kürtlerin haklarını siyasi yollardan istemesi gerektiğini olgun bir şekilde dile getiren bir devlet adamıdır.
Haber7